Ertuğrul Özkök: Duvardaki İmamoğlu Mesajı 13 Avrupa Şehrine Yayıldı
Floransa'nın eski belediye başkanı Dario Nardella, iki dönem üst üste seçilerek bir ilke imza attı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi, o da halkın güvenini iki kez kazandı. Şu anda Avrupa Milletvekili ve "Eurocities" hareketinin başkanı olarak görev yapıyor.
Dario Nardella, 2014-2024 yılları arasında tam 10 yıl boyunca, dünyanın kültür başkenti olarak kabul edilen Floransa'nın belediye başkanlığını yaptı.
Nardella, Floransa tarihinde üst üste iki kez seçilmeyi başaran ilk belediye başkanı oldu.
Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi, o da iki dönem üst üste bu göreve layık görüldü.
Şu anda Avrupa Parlamentosu'nda milletvekili olarak görev yapıyor ve aynı zamanda "Eurocities" yani "Avrupa Şehirleri" hareketinin de başkanlığını yürütüyor.
Bu hareketin ilk kıvılcımı, Nardella'nın başkanlık yaptığı Floransa'da çakıldı. 1 Mayıs 2025 Pazar akşamı, saat 20.30'da Rönesans'ın kalbi Floransa'daki Signoria Meydanı'nda bulunan Vecchio Sarayı'nın duvarına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bir fotoğrafı yansıtıldı.
Michelangelo'nun Davud heykelinin hemen arkasında beliren bu fotoğrafın üzerinde şu ifadeler yer alıyordu:
"İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu destekliyoruz."
Altında ise şu cümle yazılıydı:
"Türkiye'de demokrasiyi destekliyoruz..."
O akşam Floransa'da yanan bu destek ateşi, kısa sürede tüm Avrupa'ya yayıldı.
Dün itibarıyla, Avrupa'nın 13 şehrinin seçilmiş belediye başkanları, sosyal medya hesaplarından yaptıkları art arda paylaşımlarla İmamoğlu'na olan desteklerini tüm dünyaya duyurdular.
Peki, bu belediye başkanları kimler ve hangi şehirleri temsil ediyorlar?
AVRUPA'DAN İMAMOĞLU'NA BÜYÜK DESTEK
Anne Hidalgo, 12 milyonluk metropol Paris'in seçilmiş belediye başkanı.
Roberto Gualtieri, 4 milyonluk Roma'nın seçilmiş belediye başkanı.
Femske Halsema, 2,5 milyonluk Amsterdam'ın seçilmiş belediye başkanı.
Jaume Collboni, Barcelona'nın seçilmiş belediye başkanı.
Dominic Fritz, Romanya'nın Temeşvar şehrinin seçilmiş belediye başkanı.
Jeanne Barseghian, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'nin merkezi olan Strazburg'un seçilmiş belediye başkanı.
Giuseppe Sala, İtalya ve dünya modasının başkenti Milano'nun seçilmiş belediye başkanı.
Sara Funaro, Rönesans'ın kalbi Floransa'nın seçilmiş belediye başkanı.
Ricardo Rio, Portekiz'in Braga şehrinin seçilmiş belediye başkanı.
Tomislav Tomaseviç, Zagrep'in seçilmiş belediye başkanı.
Minna Arve, Finlandiya'nın Turku şehrinin seçilmiş belediye başkanı.
Vertiainen Juhana, Helsinki'nin seçilmiş belediye başkanı.
Aleksandra Dulkiewicz, Polonya'ya özgürlük getiren Solidarnosc hareketinin doğduğu şehir olan Gdansk'ın seçilmiş belediye başkanı.
Bu şehirlerin her biri, dünya düşünce ve kültür tarihine önemli katkılarda bulunmuş büyük insanları yetiştirmiştir. Tamamı demokrasi ile yönetilen ülkelerin şehirleri olup, yolsuzluklara karşı duyarlı kamuoylarına sahip şehirlerde seçilmiş belediye başkanlarıdır.
Bu belediye başkanlarının hiçbiri, İmamoğlu'nu evinden alıp götürenlerin gizli tanıklarına, delilsiz iddialarına ve uydurulmuş suçlamalarına inanmamışlardır.
Onlar, İmamoğlu'nun tutuklanmasını siyasi bir darbe olarak görmektedirler ve açıkça "İmamoğlu'nu destekliyoruz" demektedirler.
RA'NIN YANLIŞ HESAPLARI
Avrupa'nın 13 büyük şehrinden yükselen bu dayanışma hareketinin daha da yayılacağına şüphe yok.
Bu başkanların ortak açıklamaları, sosyal medya üzerinden milyonlarca insan tarafından takip ediliyor ve bugüne kadar Avrupa'da bu kadar yaygın bir belediye başkanları dayanışması görülmedi.
19 Mart'tan beri aynı şeyi dile getiriyorum: Ankara'da bazı kişiler yanlış hesaplar yapıyor.
Birincisi, Trump'ın seçilmesinden sonra hiçbir Avrupa hükümetinin Türkiye'deki adalet, insan hakları ve demokrasi sorunlarıyla ilgilenmeyeceğini düşünüyorlardı. Ancak fena halde yanıldılar.
Hükümetler sessiz kalabilir, ancak ülkelerin halkları ve seçilmiş yerel yöneticileri seslerini giderek daha yüksek bir şekilde duyuruyor.
İkincisi, İmamoğlu'nun tutuklanmasına içeride fazla tepki gelmeyeceğini tahmin ediyorlardı. Bunda da yanıldılar.
Üçüncüsü ise "İçerde uzun süre kalırsa unutulur" diye düşünüyorlar. Ancak bu hesap da tutmayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 1999'da hapse girdi ve 2004'te başbakandı.
Dördüncü ve şu an için en büyük hata ise şu: "İmamoğlu'nu dışarı çıkarıp tutuksuz yargılamaya kalkarsak artık hiç tutamayız..."
İşte en büyük yanılgı da bu.
Bugün hem AKP'nin, hem Cumhur İttifakı'nın hem de Türkiye'nin menfaatine olan şey, İmamoğlu'nun bir an önce tutuksuz yargılanmasının sağlanmasıdır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan saldırı, şu an iyi bir iklim yarattı ve iktidara güzel mesajlar verdi. İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanması, bu iklimi daha da pekiştirecek ve iktidarın istemediği erken seçim ateşini de yatıştıracaktır.
Avrupa belediyelerinden yükselen bu sese kulak verin.
Özgür Özel'in konuşmasını iyi okuyun.
Lütfen 23 yıllık iktidar kibri yapıp, demokratik ülkelerden gelen bu sesleri küçümsemeyin.
Şu açıkça belli oldu ki, 19 Mart tarihi bir hataydı ve neresinden dönülse hepimiz için kardır.
Eminim AKP grubunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinleyen milletvekillerinin en az yarısı da benim gibi düşünüyordur.
Haber Merkezi