Dışişleri'nden Avrupa Parlamentosu Raporuna Sert Tepki
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporuna Dışişleri Bakanlığı'ndan tepki geldi. Raporda yer alan AİHM çağrıları, 'otoriterlik' eleştirileri, Ekrem İmamoğlu'nun durumu ve PKK'nın silah bırakma süreciyle ilgili vurgulara Bakanlık, raporun "çarpıtılmış, ön yargılı ve gerçek dışı iddialar" içerdiğini belirtti.

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye'ye yönelik hazırladığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyulması çağrısında bulunulan, ayrıca "otoriterleşme" eleştirileri içeren rapora yanıt verdi. Raporda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğu ve PKK'nın silah bırakma süreciyle ilgili değerlendirmeler de yer almıştı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, "Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda kabul edilen 2023-2024 Türkiye Raporu, ülkemiz aleyhine çarpıtılmış, ön yargılı ve gerçek dışı iddialar içermektedir" ifadeleri kullanıldı.
BBC Türkçe'nin haberine göre, AP'nin Türkiye'ye yönelik ağır eleştiriler içeren yıllık raporu kabul edildi. Raporun 27 sayfasında özellikle insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki sert eleştiriler dikkat çekti. Oylamada 367 parlamenter lehte, 74'ü aleyhte oy kullanırken, 188 parlamenter çekimser kaldı.
İspanyol parlamenter Nacho Sanchez Amor tarafından kaleme alınan raporda, Strasbourg'dan gelen açıklamalarda "üyelik için kestirme yol olmadığı" vurgusu öne çıktı. Sanchez Amor, Türk medyasında Türkiye'nin askeri gücünün AB kapılarını açacağına dair haberlere rastladıklarını belirterek, "Bu olmayacak. AB üyesi olmak için kestirme yol yok" dedi.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos ise insan hakları ve demokrasi alanında endişe verici gelişmeler gözlemlediklerini ifade ederek, "Türkiye'nin AB ile sürdürmek istediği ilişkinin niteliğini netleştirmesi ve eylemlerini buna göre düzenlemesi önemlidir. İşbirliğimizin derinliği ve kalitesi her iki tarafın da karşılıklı kararlılığına ve yapıcı yaklaşımına bağlı olacaktır" şeklinde konuştu.
Oturumda söz alan parlamenterlerin Türkiye'ye yönelik açıklamalarında da eleştiriler olumlu vurguların önüne geçti.
AİHM KARARLARI VE MALİ YARDIM TARTIŞMASI
Raporda dikkat çeken en önemli noktalardan biri, Türkiye'nin bazı AİHM kararlarını uygulamaması nedeniyle Avrupa Konseyi ile Ankara arasında yaşanan sorunlu süreç oldu. AP, insan hakları savunucusu Osman Kavala ve siyasetçi Selahattin Demirtaş'a ilişkin AİHM kararlarının "tam olarak uygulanması" talebini yineledi. Hatta, AİHM kararlarıyla Türkiye'ye yapılan mali yardımların ilişkilendirilmesi önerisi gündeme getirildi.
AP, AB Komisyonu ve AB üyelerine, Türkiye'nin bu kararları uygulamasını sağlamak için tüm diplomatik kanalları kullanma ve bu kararlara uyumu Türkiye'ye yapılacak mali yardımlar için bir ön koşul olarak değerlendirme çağrısında bulundu.
İMAMOĞLU'NUN TUTUKLULUĞU VE TÜRKİYE'DEKİ OTORİTERLEŞME İDDİALARI
Suç örgütü kurucusu olmak, irtikap, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, terör örgütüyle işbirliği ve yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun durumu da raporda yer aldı. Belgede, İmamoğlu'nun tutuklanmasının "siyasi amaçlı bir hamle" olduğu belirtilerek, "Türk yetkililerin ülkeyi daha da otoriter bir modele doğru ittiği" görüşü savunuldu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, "Tarafsız ve bağımsız yargının gerçekleştirmekte olduğu soruşturmaları farklı taraflara çekmek, darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır" demişti. Tunç, hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa savunmanın yapılacağı yerin sokaklar değil yargı makamları olduğunu vurgulamıştı.
Raporda, "AP, demokratik standartların gerilemeye devam etmesinden ve Türk makamlarının giderek artan baskıcı yasalar yoluyla eleştirel seslere karşı uyguladığı amansız baskıdan derin endişe duymaktadır" ifadelerine yer verildi.
PKK'NIN SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI
Belgede, PKK'nın silah bırakarak kendisini feshetmesi amacıyla yürütülen sürece destek geldi. AB'nin terör listesinde yer alan PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı memnuniyetle karşılanırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından başlatılan yapıcı yaklaşım da takdir edildi. Raporda, Öcalan'ın çağrısının 40 binden fazla kişinin ölümüne neden olan 40 yıllık şiddet döneminin sona ermesine yardımcı olabilecek tarihi ve uzun zamandır beklenen bir adım olduğu belirtilerek, "Önemli bir fırsatın söz konusu olduğu" vurgusu yapıldı.
Haber Merkezi