Dem Partili Çelenk, İbb Operasyonundaki Gözaltı Görüntülerini Meclis'e Taşıdı
DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, İBB'ye yönelik gözaltıların teşhirini Meclis'e taşıdı. Çelenk, gözaltı görüntülerinin "masumiyet karinesini ihlal ettiğini, siyasetçilerin suçlu gibi gösterilerek itibarsızlaştırıldığını" belirterek Adalet ve İçişleri Bakanlarının yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik gözaltı görüntülerinin basına servis edilmesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) taşıdı. Çelenk, bu tür uygulamaların masumiyet karinesini ihlal ettiğini ve siyasetçilerin daha yargı süreci başlamadan suçlu gibi gösterilerek itibarsızlaştırıldığını savundu.
Çelenk, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yanıtlaması istemiyle TBMM'ye sunduğu soru önergesinde, Anayasa'nın 38. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine atıfta bulundu. Masumiyet karinesinin sadece ceza yargılamasıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Çelenk, bu ilkenin kişilik haklarının, insan onurunun ve toplumsal barışın temel güvencesi olduğunu belirtti. Ayrıca, bu hakkın savaş, seferberlik ve olağanüstü haller de dahil olmak üzere hiçbir koşulda sınırlandırılamayacağını ifade etti.
GÖZALTI SÜREÇLERİNE TEPKİ
Geçmişte yaşanan KCK operasyonlarını hatırlatan Sevilay Çelenk, gözaltı süreçlerine dair kamuoyuna yansıyan görüntülere tepki gösterdi. Benzer uygulamaların günümüzde de devam ettiğini belirten Çelenk, şunları söyledi:
“Geçmişte siyasi saiklerle yapılan KCK operasyonları sürecinde, henüz iddianame dahi hazırlanmamış çok sayıda siyasetçi elleri kelepçeli şekilde medya önünde teşhir edilmiş ve bu görüntüler kamuoyuna servis edilerek kişiler daha yargı önüne bile çıkmadan 'suçlu' ilan edilmiştir. Benzer uygulamalar bugün de devam etmektedir. Özellikle İBB’ye yönelik soruşturmalar ve muhalif kesimlere yönelik gözaltı işlemlerinde aynı yöntemler kullanılmakta ve kişiler kamuoyu önünde sistemli biçimde itibarsızlaştırılmaktadır.”
Çelenk, bu tür teşhir uygulamalarının sadece bireyleri değil, ailelerini ve sosyal çevrelerini de hedef aldığını vurgulayarak, telafisi güç psikolojik etkiler yaratan bu uygulamaların derhal durdurulması gerektiğini savundu. Kamu otoritelerinin bu süreçleri bizzat sistematik biçimde organize ettiğini iddia ederek siyasi iktidarı eleştirdi. Medyaya servis edilen görüntülerin toplumda darbe dönemlerini hatırlattığını ve travmaya yol açtığını da sözlerine ekledi.
"PERP WALK" ELEŞTİRİSİ
Çelenk, önergesinde, söz konusu uygulamanın Amerika Birleşik Devletleri’nde “perp walk” olarak bilindiğini ve insan hakları çevrelerince yoğun şekilde eleştirildiğini hatırlattı. Türkiye’de bu yöntemin özellikle muhalif kimliklere karşı kullanıldığını belirterek, "Siyasi iktidarın, yargı süreci tamamlanmamış kişileri medyaya servis edilen görüntülerle “suçlu” gibi göstermesi yalnızca yargı bağımsızlığı ilkesini değil, yurttaşların adalet duygusunu da ağır biçimde zedelemektedir" dedi.
Çelenk, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
"-Gözaltı işlemleri sırasında kişilerin elleri kelepçeli şekilde kamuoyuna açık alanlarda teşhir edilmesi uygulamasına dair Bakanlıklarınızın yürürlükte olan herhangi bir iç yönergesi, talimatı veya yasal dayanağı bulunmakta mıdır? Bu konuda kolluk birimlerine verilen özel bir düzenleme var mıdır?
-Henüz hakkında yargı kararı bulunmayan kişilerin gözaltı işlemlerine ilişkin görüntülerinin medya organlarına ve sosyal medya mecralarına yansımasına dair Bakanlıklarınıza ulaşan şikayet sayısı nedir? Bu şikayetlerin kaçı hakkında işlem başlatılmıştır?
-Geçmişte siyasal saiklerle yürütülen KCK operasyonları sürecinde yaşanan ve son dönemde İBB’ye yönelik soruşturmalarda da benzer biçimde tekrarlandığı gözlemlenen bu tür teşhir uygulamalarına ilişkin olarak, Bakanlıklarınız bugüne dek herhangi bir inceleme, denetim ya da soruşturma başlatmış mıdır?
-Masumiyet karinesinin korunmasına yönelik olarak, gözaltı işlemleri sırasında kişilerin kamusal teşhirinin önlenmesi amacıyla Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında yürütülen herhangi bir koordinasyon, ortak protokol veya rehberlik faaliyeti bulunmakta mıdır?
-Gözaltına alınan kişilerin “suçlu” algısı yaratacak şekilde kamuoyu önünde gösterilmesi sonucunda, kişi ve yakın çevresinde oluşabilecek psikolojik, toplumsal ve hukuki zararları önlemeye yönelik olarak Bakanlıklarınız tarafından bugüne dek alınmış herhangi bir telafi ya da onarıcı adım mevcut mudur?"
Haber Merkezi