Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum'dan Siyasi Tutsak Yok Vurgusu
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "terörsüz Türkiye" sürecinde dilin önemine dikkat çekerek, "siyasi tutsak" ifadesinin Türkiye bağlamında doğru olmadığını savundu. Uçum, terör vesayetinin sadece örgütlerle değil, siyasi mecraların dilinde de var olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "terörsüz Türkiye" sürecinde dilin önemine dikkat çekerek, "Türkiye'de siyasi tutsak yoktur" açıklamasında bulundu. Bu açıklama, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrı ve PKK'nın kendini feshetme sürecinin ardından geldi.
Uçum, terörle ilişkili kişi ve yapıların hem siyasi hem de hukuki zeminde mücadele edilmesi gerektiğini vurgularken, ideolojik söylemlerle hukukun inkar edilemeyeceğini belirtti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da Uçum'un bu paylaşımını destekledi.
Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE YOLUNDA DİLİ DÜZELTMEK!"
"Tasfiye edilmekte olan terör vesayeti sadece terör örgütleriyle ilişkili siyasi mecralar, partiler üzerinde değil, bunların dilinde de var."
"Somut bir örnek olarak siyasi tutsak ifadesi verilebilir. Siyasi tutsak ibaresinin anlamı hangi bağlamda kullanılacağı bir yana kesin olan şu ki Türkiye’de siyasi tutsak yoktur. Ceza mevzuatında tanımlanmış şüpheli, sanık, tutuklu, hükümlü, terör suçlusu gibi statüler vardır. Bunlar hukuki statülerdir. İdeolojik-politik nitelemelerle pozitif hukukun üstünü örtemezsiniz."
"Suçluyu suçsuz gösteremesiniz. Yolsuzluk yapandan kahraman, terörle iş tutandan mağdur çıkaramazsınız. Ceza hukuku açısından suç işlediği iddia edilmiş ya da suçlu bulunmuş kişileri hukuku reddederek aklayamazsınız. Pozitif hukuka ilişkin eleştirinizi hukuk sınırları içinde yapabilirsiniz, hukuku inkar edemezsiniz. İsnadlara karşı ancak hukuk içinde savunma yapıp hukuk yoluyla mücadele edebilirsiniz."
"Eğer şüpheli, sanık, tutuklu, hükümlü gibi statülere sahip kimi kişiler siyasi tutsak olarak görülürse aslında bunların bu statülerden kaynaklanan hakları da inkar edilmiş olur. Siyasi tutsak diyenlerin bunun dahi farkında olmadıkları anlaşılıyor. Bu ideolojik-politik ezberden ve pozitif hukuka yönelik saldırgan dilden acilen vaz geçilmelidir. Aksi takdirde hem siyasi tutsak deyip hem hukuk reformunu konuşamazsınız. Yürürlükteki hukuku tanımayanlar pozitif hukukun değişim ihtiyacına ilişkin söz söyleme hakkına sahip olamazlar."
PKK'NIN FESİH SÜRECİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "terör eylemlerine son vererek lağvedilmesi" çağrısı yaptığı PKK lideri Abdullah Öcalan, PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması gerektiğini açıklamıştı. Öcalan, "Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Öcalan'ın çağrısının ardından PKK Yürütme Komitesi, bu çağrıya katıldıklarını ve gereklerini yerine getireceklerini belirtmişti. Komite, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını da talep etmişti.
PKK Yürütme Komitesi, 1 Mart'tan itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiklerini ve saldırı olmadıkça hiçbir silahlı gücün eylem yapmayacağını duyurmuştu.
9 Mayıs'ta yapılan bir açıklamada PKK, 12. kongresini topladığını ve alınan "tarihî kararların" yakın zamanda paylaşılacağını belirtmişti. Kongrenin Öcalan'ın çağrısı üzerine toplandığı ve Öcalan'ın kongreye sunduğu perspektif ve önerilerin değerlendirildiği ifade edilmişti.
12 Mayıs'ta ise PKK, silahları bıraktığını ve örgütü feshettiğini duyurarak, "PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı" açıklamasını yapmıştı.
BAHÇELİ'NİN ROLÜ
Sırrı Süreyya Önder, "Bu ülkenin bütün evlatlarını; asker, polis ayırt etmeksizin saygıyla anıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Bakırhan ise Öcalan'ın çağrısından sonra Bahçeli'nin kendilerini aradığını ve "Bu ülkeyi birlikte demokratikleştireceğiz, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım" dediğini aktarmıştı.
Pervin Buldan da Bahçeli'nin çağrının ertesi günü kendilerini arayıp teşekkür ettiğini ve "Elimden geleni yapacağım" dediğini belirtmişti.
Önder ayrıca, Bahçeli'nin kendisine "Daha barış halayı çekeceğiz" dediğini ve Öcalan'ın Bahçeli'nin açıklamasına şaşırdığını, "Meclis'e gelmeme gerek yok, buradan konuşurum" dediğini ifade etmişti.
Haber Merkezi