"Dombra" Kasvetini Dağıtan İzmirli Deniz Ve Elmas, Hıdırellez Gecesi Neden Viral Oldu?

Hıdırellez coşkusu sosyal medyayı kasıp kavurdu, özellikle bir şarkı adeta viral oldu.

3 Mayıs'ta YouTube'a yüklenen, yani Hıdırellez'den sadece iki gün önce yayınlanan bir parça, 48 saat içinde inanılmaz bir çıkış yakaladı.

CHP lideri Özgür Özel'in Beyazıt Meydanı'nda gerçekleştirdiği mitingde, 160 bin kişiye seslenirken, Instagram'da paylaşılan her beş gönderiden birinin bu video olması dikkat çekti. Üstelik şarkının taklitleri Anadolu'nun dört bir yanına hızla yayıldı.

Şarkının adı: "Benim Herif..."

İzmirli Deniz ve Elmas adlı iki genç yetenek tarafından seslendiriliyor. Komşu iki balkonda karşılıklı atışan bu iki genç kadın, dinleyenleri adeta büyülüyor.

Günlerdir bu şarkıya takılıp kaldım. Sanki Ata Demirer'in Eyvah Eyvah 2 filminin o unutulmaz düğün sahnesindeyiz… O kadar içten ve neşeli bir atmosfer yaratıyorlar ki…

Videolarını incelediğimde aslında tam bir Roman şarkısı olduğunu görüyorum. Elmas ve İzmirli Deniz'in düetleri, "4 K Roman Havası" etiketiyle yayınlanıyor.

"Cadı" isimli düetleri 700 bin, "Mavi Siren" adlı klipleri ise 1.2 milyon kez izlenmiş. Elmas'ın solo videolarından bazıları 2.5 milyonu aşarken, bir Roman Hip Hop videosu 4 milyon izlenmeye ulaşmış. "Gör Bak" adlı şarkısı ise Spotify'da 32 milyon dinlenmeye ulaşarak büyük bir başarı yakalamış.

Müzik konusunda seçici olanlar ilk dinleyişte "Bu ne basit bir şey" diyebilir. Çünkü şarkının sözleri oldukça sıradan. Feminist bir bakış açısıyla da eleştirilebilir. Ancak İzmir'in Kahramanlar Mahallesi'nden gelen biri olarak, bu şarkıya takılıp kaldım.

Tam aksine, şarkıda bir Fellini filmi tadı buldum. Kahramanlar Mahallesi'ndeki o renkli atmosfer, Yeni Doğan Mahallesi'nin neşesi gözümde canlandı. Yılmaz Erdoğan'ın "Organize İşler" filmindeki o meşhur cenaze sahnesinin çekildiği yer...

Şarkının sözlerine bakıp basit bulanlar olabilir:

"Benim kocam, kıymalı börek,

Kaymaklı çilek

Barbunya pilaki

Ye ye doyamazsın

Benim herif,

Portakallı çizkek

Portakallı pankek

Pirzola biftek

Ye ye doyamazsın…"

Ancak bu sözlerdeki samimiyet ve neşe, dinleyiciyi kendine çekiyor.

İki genç kadındaki o tatlı mahalle havası, "Yedi Kocalı Hürmüz"deki Ayten Gökçer'in cilvesini anımsatıyor. Klipte göremediğimiz "heriflerde" ise sanki biraz "Keşanlı Ali" raconu var… Genel olarak Ata Demirer'in "Eyvah Eyvah" filminin atmosferi hakim.

Minicik ve spontane bir "mahalle müzikali" gibi. Sezen Aksu, Karşıyakalı Ferdi Özbeğen, Akhisarlı Kibariye, Yıldız Tilbe... Hepsi İzmir'den gelen ve Ege'nin neşesini tüm Türkiye'ye yayan isimlerdi. Şimdi ise bu iki genç kadın, inanılmaz bir "benim herif atışması" yapıyor.

MÜZİK VE SİYASETİN KESİŞİMİ

Bir yandan Beyazıt Meydanı'ndaki mitingi izlerken, diğer yandan kendimi bu neşeli şarkıya kaptırdım. Sanki üçüncü gözüm açılmış ve kenar mahallelerden gelen bu enerjiye odaklanmıştım. İzmirli Deniz ve Elmas'ın harika neşesi beni alıp götürüyor, üzerimdeki o boğucu baskı yavaş yavaş kayboluyordu.

Bu ses sadece İzmir'den gelmiyor. Nisan ayında Ankara'dan da bir şarkı yükseldi: Lenabi'nin "Ankara Kızları..." Bu da "4K Hip Hop Ankara misketi..." şeklinde tanımlanıyor. Şarkının sözleri de oldukça dikkat çekici:

"Bırak bu ayakları abicim

Tamam en iyisi sensin abicim…" deyip devam ediyor:

"Seni üzer bu Ankara kızları

Kolpacılara hiç yerim olmadı

Müsait bir yerde in hadi aslanım…"

Ankara'nın "yukarıdan gelen emirle bıyık bırakan" erkeklerine kötü haberim var: Ankara kızları da ayakta!

TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN SESİ

Yazıyı tamamlarken bir şeyin daha farkına vardım. Beyazıt Meydanı'ndaki "karartma gecesi"nden sonra ve özellikle Ekrem İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli getirildikten sonra bir şarkı daha viral oluyor: Ferhat Tunç'un "Yaşamak Direnmektir" şarkısı… Sosyal medya paylaşımlarında en çok kullanılan şarkı bu oldu.

Türkiye bu yıl Hıdırellez'i bir başka kutladı. Sosyal medyada, özellikle Trakya'dan gelen videolar görülmeye değerdi. Genç nesiller, klasik roman dansını modern bir koreografiye dönüştürmüşlerdi.

Her taraftan yükselen bu müzik bize şunu anlatıyor: Bu ülkenin 23 yıllık "Dombra dönemi" artık etkisini kaybediyor. Türkiye yeniden Akdeniz neşesine dönüyor. Bu, aynı zamanda Türkiye'nin üzerine zorla giydirilmek istenen o "muhafazakâr elbisenin" artık çok dar geldiğini ve patlamaya başladığını gösteriyor. Erdoğan'ın "dindar ve kindar nesil" projesinin başarısızlığa uğradığını haber veriyor. Bir anlamda Diyanet İşleri Başkanı'na da "Fetvacılarını da al git" diyor…

Yani daha bir süre zor şeylere katlanacağız ama… Galiba sonunda "Her şey çok güzel olacak…"

NOT: Fazla mı iyimserim? Evet, fazlasıyla iyimserim. Çünkü Beyazıt Meydanı'nda gördüm ki, meydanların bütün ışıkları söndürülse, meydanlar kararlığa boğulsa da, cep telefonlarımızdan çıkan ışıklar hep birlikte ateş böcekleri ordusuna dönüşüyor. 4 K Roman havası gibi bir Akdeniz neşesi geliyor…

Haber Merkezi