Eda Saraç'ın Avukatlarından Tutuklama İddiası: Soyut Beyanlarla Gerçekleşti

Tiyatro izlemeye giderken tutuklanan akademisyen Eda Saraç, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla cezaevinde. Avukatları, tutanakların gerçeği yansıtmadığını ve delil bulunmadığını belirtiyor. Süreç soyut iddialara dayanıyor. Saraç'ın haksız yere tutuklandığı belirtiliyor.

Tiyatro izlemeye giderken gözaltına alınan akademisyen Eda Saraç, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla tutuklandı. Avukatları, tutanağın gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkillerinin darbedildiğini ve dosyada başka delil bulunmadığını belirterek sürecin yalnızca soyut beyana dayandığını açıkladı.

“Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanan tiyatrosever akademisyen Eda Saraç’ın avukatı Yiğithan Erim, “Müvekkilim tarafından söylenmeyen sözler tutanak altına alınmıştır. Başka bir delil bulunamayınca, olaya tanıklığı olmayan Harbiye Orduevi’nin nöbetçi uzman çavuşunun da ifadesine başvurulmuştur. Müşteki olarak belirtilen bir polis memuru bulunmaktadır; ancak kendisi müşteki sıfatına haiz değildir. Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen tutanakta, Cumhurbaşkanına hakaret iddiasına yer verilmiştir" dedi. Avukat M. Atahan Öztürk ise “Müvekkilimin dizlerinde ve bileklerinde çeşitli morluk ve ekinozlar tespit edilmiştir. Bu sürecin peşini bırakmayacağız, şikayetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Akademisyen Eda Saraç, 25 Ekim günü tiyatro izlemek için gittiği Harbiye’de ters kelepçe ile gözaltına alındı ve 26 Ekim günü “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. Saraç’ın avukatları M. Atahan Öztürk ve Yiğithan Erim, sürece ilişkin konuştu. Avukat Öztürk, şunları söyledi:

“Müvekkil Eda Saraç down sendromluların oynayacağı hamlet oyununu izlemek için ilgili yere girmeye çalıştı. Bu yere girmeye çalışırken sebebini bilemediği şekilde alana alınmadı. Kendisini Cumhurbaşkanı'nın uzak koruması olarak tanıtan bir polis tarafından sert bir muameleye maruz kaldı. Üstü aranmış, kimlik taramasından geçmiş ancak buna rağmen içeriye alınmamıştır. İçeriye alınmayınca, başka bir geçiş olup olmadığını kontrol etmek için Harbiye Orduevi’ne yönelmiştir. Kendisi bir asker çocuğudur. Oyuna yetişebilmek için hızlı adımlarla çıkış yaptığı sırada, Cumhurbaşkanlığı koruması tarafından doğrudan derdest edilmiş, darbedilmiş ve ters kelepçe ile gözaltına alınmıştır.

Müvekkilim tarafından söylenmeyen sözler tutanak altına alınmıştır. Başka bir delil bulunamayınca, olaya tanıklığı olmayan Harbiye Orduevi’nin nöbetçi uzman çavuşunun da ifadesine başvurulmuştur. Müşteki olarak belirtilen bir polis memuru bulunmaktadır; ancak kendisi müşteki sıfatına haiz değildir. Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen tutanakta, Cumhurbaşkanına hakaret iddiasına yer verilmiştir. 26 Ekim sabahı, savcılıkta dosya incelenmeden doğrudan Sulh Ceza Hakimliğine tutuklamatalebiyle iletilmiştir.

Sevk maddesinde de farklı bir yanlışlık göze çarpmaktadır. Müvekkilimin Cumhurbaşkanına hakaret ettiğine dair başka bir kişinin bilgisi olduğu, tanık beyanının bulunduğu ileri sürülmüştür. Ancak olaya ilişkin herhangi bir görüntü veya ses kaydı yoktur. Yalnızca soyut bir beyana dayanılarak tutuklama kararı verilmiştir.

Bu bir tedbir değil, tamamen bir cezalandırma yöntemidir. İlgili polis memuru, müvekkilimi Harbiye Orduevi çıkışında beklemiştir. Müvekkilimin dizlerinde ve bileklerinde çeşitli morluk ve ekimozlar tespit edilmiştir. Bu husus, kendisinin tutuklu bulunduğu Bakırköy Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na girişte yapılan muayenede de kayıt altına alınmıştır. Bu sürecin peşini bırakmayacağız, şikayetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz.”

Avukat Yiğithan Erim ise şu şekilde konuştu:

“Suç anına ilişkin görüntü ya da ses kaydı gibi dosyada herhangi bir delil mevcut değildir. Elimizdeki tek kayıt, 'delil' olarak dosyaya konulan nizamiye çıkışındaki güvenlik kamerası görüntüleridir. Görüntülerde kamuflajlı hiçbir kişi bulunmamaktadır. Oysa kişi nizamiyede görevliyse, kamuflajlı elbise giymesi gerekir.

Olay saat 14.50’de gerçekleşmiştir. Ancak tutanak olaydan üç saat sonra düzenlenmiştir. Tutanakta müşteki olarak bir polis memuru yer almaktadır. Ayrıca üç polis memuru daha tutanağa imza atmıştır. Ancak bu üç polis memurunun olaya şahit olup olmadığı bilinmemektedir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun oluşabilmesi için, elde başka delil yoksa en az üç kişinin bu olaya tanık olması gerekir. Tutanak, bu koşulu sağlamak amacıyla olaydan üç saat sonra, olaya tanık olduğu iddia edilen kişilerle birlikte oluşturulmuştur.” () 

 

 

 

Haber Merkezi

Gündem Haberleri