Ümit Özdağ'ın Karar Duruşması Bugün: Can Atalay'dan Hukuksuzluk Gerekçelendirmesi
TİP Milletvekili Can Atalay, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ın yargılanması öncesinde "İkili Hukuk" eleştirisi yaptı. Atalay, Özdağ'ın davasındaki hukuksuzlukları; iddianamenin yetersizliği, siyasi baskı, hukuk-siyaset karışımı ve eleştirel görüşlere tahammülsüzlük olarak sıraladı. Özdağ bugün hakim karşısına çıkacak.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay, tutuklu bulunduğu cezaevinden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın yargılanması öncesinde dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Atalay, Özdağ'ın maruz kaldığı durumu "ikili hukuk" eleştirisiyle değerlendirdi.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Ümit Özdağ'ın bugün hakim karşısına çıkacağını hatırlatan Atalay, Özdağ'ın durumunu dört temel başlık altında değerlendirdi. Atalay, bu başlıkları iddianamenin zayıflığı, otoriter hukuk anlayışıyla özgürlüğün kısıtlanması, siyaset ve hukuk arasındaki sınırların belirsizleşmesi ve "silahlara veda süreci"nde eleştirel görüşlere tahammül gösterilmemesi olarak sıraladı.
İDDİANAMENİN OLUŞUM SÜRECİ VE HUKUKİ DAYANAKSIZLIK
Atalay, Özdağ'ın tutuklanmasına yol açan sürecin nasıl başladığını detaylandırarak, 19 Ocak'ta Antalya'da yaptığı bir konuşma nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla gözaltına alındığını belirtti. Soruşturmanın doğal seyrinde Antalya Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekirken, sürecin farklı bir yöne evrildiğini savundu. Özdağ'ın gözaltında tutulduğu sırada, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlamasıyla ikinci bir dosya oluşturulduğunu, bu dosyanın dayanağının ise yıllar öncesine ait tweetler olduğunu vurguladı.
Atalay, tweetlerin bir kısmının milletvekili olduğu döneme ait olmasına ve üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen, "siyasal konjonktür" değişene kadar soruşturma açılmamasına dikkat çekti. İddianamede, "açık ve yakın tehlike" ölçütünün yeterince değerlendirilmediğini, bu nedenle iddianamenin hukuken ikna edici olmaktan uzak olduğunu ifade etti.
"İKİLİ HUKUK" VE EŞİT YURTTAŞLIK İLKESİ
Atalay, Ümit Özdağ'ın tutukluluğunun temelinde "ikili hukuk" veya "düşman hukuku" olarak adlandırdığı bir uygulamanın yattığını savundu. Özdağ'ın, Can Atalay olayında Anayasa Mahkemesi kararının tanınmamasına karşı çıkarak bu tehlikeye dikkat çektiğini hatırlattı. Atalay, Özdağ'ın hapisteyken Osman Kavala'nın yaşadığı hukuksuzluğu daha iyi anladığını, Gezi Davası'ndaki uygulamalarla "düşman hukuku" arasındaki bağlantıyı vurguladığını belirtti.
Atalay, "ikili hukuk" kavramının, siyasal iktidarın ve çevresinin dışında kalan yurttaşlara farklı hukuk uygulanması anlamına geldiğini, bu farklılığın "düşman ceza hukuku" niteliği taşıdığını ifade etti.
SİYASET VE HUKUKUN İÇ İÇE GEÇMESİ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Atalay, yıllar öncesine ait yazı ve paylaşımların, iktidarın ihtiyaç duyduğu anda siyasileri tehdit etmek için kullanılmasına karşı çıkılması gerektiğini vurguladı. Siyasetin siyaset zemininde, hukukun ise hukuk zemininde konuşulması gerektiğini belirten Atalay, Özdağ davasında bu iki zeminin birbirine karıştığını ve bu durumun tehlikeli bir gidişat olduğunu ifade etti.
Atalay, "silahlara veda süreci"nde farklı görüşlerin özgürce dile getirilmesinin önemine değindi. İktidarın, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek Özdağ'ı hapse yolladığını, bu tür anti-demokratik müdahalelerle olumlu sonuçlar beklemenin mümkün olmadığını belirtti. Atalay, Özdağ gibi sürece karşı çıkanların da destekleyenlerin de kamuoyu önünde özgürce tartışabilmesi gerektiğini, hedefin her görüşün kendini özgürce ifade edebileceği demokratik bir Türkiye olduğunu vurguladı.
Haber Merkezi