Uluslararası Af Örgütü: Otoriterlik Yükselişte Ama Direniş Sürüyor

UAF Türkiye Direktörü Akşener, küresel hak ihlallerine dikkat çekerek otoriterleşme ve uluslararası hukukun zayıflamasının tehlikelerine vurgu yaptı. İfade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüğünün dünya genelinde tehdit altında olduğunu belirten Akşener, insan haklarına yönelik saldırılara karşı direnişin önemini vurguladı ve hükümetlere uluslararası adaleti tesis etme çağrısında bulundu.

Yayınlanma:
Uluslararası Af Örgütü: Otoriterlik Yükselişte Ama Direniş Sürüyor

Uluslararası Af Örgütü'nün (UAF) yayımladığı son rapor, dünya genelinde ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlüklerinin tehlike altında olduğunu gözler önüne serdi. Örgüt, uluslararası hukuk düzeninin zayıflatılmasının otoriterleşmeyi derinleştirdiğine dikkat çekti.

UAF Türkiye Direktörü Akşener, Avrupa Pasajı'ndaki basın toplantısında raporun bulgularını değerlendirerek, "Otoriter uygulamaların yükselişi ve uluslararası hukukun yok edilişi kaçınılmaz değil. İnsanlar, insan haklarına yönelik saldırılara direniyor ve direnecek. Hükümetler uluslararası adaleti tesis edebilir, etmeye de devam etmelidir" ifadelerini kullandı.

KÜRESEL HAK İHLALLERİ VE ULUSLARARASI SİSTEMİN ZAYIFLAMASI

Akşener, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi ülkelerin eylemlerinin veya eylemsizliklerinin uluslararası insan hakları ve uluslararası sistemi zayıflatmasının raporun en önemli saptamalarından biri olduğunu vurguladı. "Bu çok önemli bir saptama. Bu bulguyu dayandırdığımız şeylerden bir tanesi ABD, Birleşik Krallık ve birçok Avrupa Birliği devletinin İsrail'in askeri harekatına kamuoyuna açık şekilde destek veriyor olması" şeklinde konuştu.

ABD ve Rusya'nın BMGK'daki veto yetkilerini neredeyse felç edici düzeyde kullandığını belirten Akşener, bu güçlü devletlerin uluslararası adalet kurumlarına saldırdığını ve kararlarına uymayı reddettiğini ifade etti.

Raporda, silahlı çatışmalardaki ihlallerden muhalefetin bastırılmasına, ekonomik ve iklim kaynaklı adaletsizliklerden yapay zeka ve yeni teknolojilerin yol açtığı insan hakları ihlallerine kadar birçok önemli konuya değinildiği belirtildi.

İSRAİL'İN GAZZE'DEKİ SOYKIRIMI VE DİĞER BÖLGELERDEKİ İHLALLER

Uluslararası Af Örgütü'nün İsrail'in soykırım yaptığını belgelerle kanıtladığı belirtilen raporda, 2024 yılı "İsrail'in Gazze'deki soykırımının canlı izlendiği bir yıl" olarak nitelendirildi. Rapora göre, 2024 sonu itibarıyla İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında en az 45 bin 500 kişi öldürüldü ve 108 bin 300 kişi yaralandı. Sivilleri ve sivil yapıları hedef alan saldırılarda birçok ailenin yok edildiği vurgulandı.

Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen'in de İsrail'in hedefi haline geldiği belirtilerek, Lübnan'da yaklaşık 4 bin 47 kişinin öldürüldüğü, 16 bin 600'den fazla kişinin yaralandığı ve 1,2 milyon kişinin yerinden edildiğine dikkat çekildi. Raporda, en az 124 gazetecinin öldürüldüğü 2024'te, bu cinayetlerin büyük çoğunluğunun Gazze'de İsrail tarafından gerçekleştirildiği belirtildi.

Raporda, Donald Trump'ın 100 günlük iktidarıyla ilgili değerlendirmelere de yer verilerek, "Trump etkisi"nin yıkıcı eğilimleri hızlandırdığı ve güçlü devletlerin kural esaslı uluslararası sistemi kasıtlı olarak zayıflattığına işaret edildi.

Dünya genelinde otoriter uygulamaların arttığı ve muhalefete yönelik baskıların yoğunlaştığı vurgulanırken, en az 21 devletin ifade özgürlüğünü bastırmayı amaçlayan yasalar çıkardığı veya yasa teklifleri sunduğu kaydedildi.

Af Örgütü, İsrail'in Gazze'deki soykırımını eleştiren seslerin de kısıtlandığını belirtti. Almanya'nın "Nehirden denize" sloganını suç sayarak mahkûmiyet kararları vermesi, Birleşik Krallık'ın Filistin'le ilgili ifade özgürlüğünü kısıtlaması, Fransa'da protestocular hakkında "terörü haklı gösterme" suçlamasıyla soruşturmalar açılması ve Kanada ile ABD'de üniversitelerde düzenlenen barışçıl protestoların polisin şiddetli müdahalesiyle karşılaşması bu duruma örnek gösterildi.

Af Örgütü'nün bulgularına göre, Avrupa ve Orta Asya'da din ve inanç özgürlüğü gerilerken, Afrika'da çatışmalar ve kıtlık milyonlarca insanı göçe zorladı.

Üretilmiş yoksulluk, çatışma, siyasi baskı ve iklim krizinden oluşan "zehirli karışım"ın, 2024'te tahmini olarak 110 milyon kişiyi yerinden ettiği belirtilen raporda, Sudan'ın çatışmalar nedeniyle yerinden edilen 11 milyonu aşkın kişiyle dünyanın en büyük yerinden edilme krizini yaşadığı kaydedildi.

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarının 2024'e egemen olduğu ve bölgenin insan haklarındaki küresel gerilemede başı çektiği belirtilirken, Ukrayna'daki sivil kayıpların 2023 yılına kıyasla daha yüksek olduğu vurgulandı.

Haber Merkezi