Toplumsal Hareketler Ve Z Kuşağı: "Gençler Duyulmadıkları Sistemde Daha Çok Ses Çıkartır"

Psikolog Doç. Dr. Alev Çavdar, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Z kuşağının protestolardaki rolünü değerlendirdi. Gençlerin seslerini duyurma ihtiyacına vurgu yapan Çavdar, Z kuşağı hakkındaki "apolitik" eleştirilerine karşı çıkarak, bu kuşağın duyulmadığı hissiyatıyla hareket ettiğini belirtti.

Yayınlanma:
Toplumsal Hareketler Ve Z Kuşağı: "Gençler Duyulmadıkları Sistemde Daha Çok Ses Çıkartır"

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan ve ülke genelinde yankı uyandıran protestolar, özellikle Z kuşağı tarafından organize edilmesiyle dikkat çekti. Psikolog Doç. Dr. Alev Çavdar, bu duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çavdar, "Gençler, belirli konularda daha fazla söz söyleme ve seslerini yükseltme ihtiyacı duyuyorlar çünkü duyulmadıklarını hissediyorlar" şeklinde konuştu. Z kuşağına yönelik "apolitik" veya "duyarsız" gibi eleştirilere de değinen Çavdar, "Görmeden, sormadan, anlamaya çalışmadan bu tür yorumlar yapanların çoğunun gençlerle gerçek bir iletişim içinde olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve üniversite öğrencilerinin öncülük ettiği protestolar, tutuklama kararıyla birlikte daha da büyüdü. Tüketim boykotlarından yürüyüşlere kadar çeşitli eylemlerle tepkilerini gösteren gençlerin bu süreçteki rolünü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Alev Çavdar 'e değerlendirdi.

Z KUŞAĞI VE SOSYAL MEDYANIN ROLÜ

Doç. Dr. Çavdar, protestolarda ve günlük hayatta karşılaşılan olumsuzluklara karşı mizahın bir mücadele yöntemi olarak kullanılmasını değerlendirirken, "Mizah, olumsuzluklarla başa çıkmada oldukça etkili bir yöntem. Olayın gerçekliğini inkar etmeden, dönüştürmeden, hiçbir şeyi yok saymadan sorunlarla yüzleşmeyi sağlıyor. Bu, psikolojide en olgun düzeydeki savunma mekanizmalarından biri olarak kabul edilir" dedi. Mizahın zor duyguları işlenebilir, üzerine düşünülebilir ve paylaşılabilir hale getirdiğini vurguladı.

Genç nesillerin ekonomik belirsizlikler ve politik gerilimlerden etkilendiğini belirten Çavdar, sosyal medyanın bilgiye erişimi kolaylaştırarak durumu bir nebze olsun netleştirdiğini söyledi. "Ekonomik belirsizlik ve politik gerilim, gençlerin yaşadığı stresin en önemli belirleyicileri. Sosyal medya, bu konuda hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilir. Ancak doğru kaynakları takip ederek, bilgi kirliliğinden uzak durarak, sosyal medyanın sahneleri netleştiren ve önümüzü görmemizi sağlayan taraflarından faydalanabiliriz" şeklinde konuştu.

Z KUŞAĞINA YÖNELİK ELEŞTİRİLERE CEVAP

Z kuşağının "apolitik" ve "tepkisiz" olarak etiketlenmesine de değinen Doç. Dr. Çavdar, "Kendimi gençlerin yerine koysam, bu tür etiketlemelerden çok rahatsız olurdum. Gençler, seslerini daha çok duyurmak istiyorlar çünkü duyulmadıklarını hissediyorlar. Onları duymayan bir değerler sisteminin içinde oldukları için tepkilerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar" dedi. Çavdar, Z kuşağının tepkisiz olmadığını, sadece ifade ve paylaşım şekillerinin farklı olduğunu vurguladı.

Protestolarda Z kuşağının ön planda olmasının tüm jenerasyonu yansıtıp yansıtmadığına dair kesin bir yargıya varmak için henüz erken olduğunu belirten Çavdar, bu konuda yeterli araştırma verisi bulunmadığını ifade etti. Ancak, tarihin her döneminde protestoların ve eylemlerin farklı gruplar tarafından başlatıldığını ve her zaman destekleyenler kadar karşı çıkanların da olduğunu hatırlattı. Çavdar, bu tür hareketlerin, insanların ön yargılarını kırmak açısından etkili olabileceğini düşündüğünü sözlerine ekledi.

Son olarak, sosyal medya platformlarında psikolojik terimlerin farklı anlamlarda kullanılmasını değerlendiren Çavdar, bu durumun bir başa çıkma yöntemi olarak görülebileceğini söyledi. Depresyon veya anksiyete gibi kelimelerin gündelik kullanımda farklı anlamlar taşımasının çok büyük bir sorun teşkil etmediğini, ancak bu terimlerin pazarlama amacıyla kullanılmasının endişe verici olduğunu belirtti. Özellikle psikolojik dayanıklılık ve mindfulness gibi kavramların, altyapısı olmayan kişiler tarafından pazarlanmasının sorunlu olduğunu vurguladı.

Haber Merkezi