Pkk'nın Fesih Kararı: Destekleyenler, Eleştirenler ve Gerekçeleri
PKK'nın silah bırakma ve fesih kararı, köşe yazarlarını farklı cephelerde birleştirdi. MHP lideri Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan süreç, kimileri tarafından desteklenirken, bazıları temkinli yaklaşıyor, bazıları ise karşı çıkıyor. Köşe yazarlarının çözüm sürecine dair farklı bakış açıları ve değerlendirmeleri gündeme damgasını vuruyor.
PKK'nın silah bırakma ve kendini feshetme kararı, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, köşe yazarları da bu önemli gelişmeyi farklı açılardan değerlendirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve örgütün açıklamasıyla yeni bir boyut kazanan sürece destek verenler olduğu gibi, karşı çıkanlar ve temkinli yaklaşanlar da bulunuyor. İşte köşe yazarlarının bu konudaki görüşleri:
Bazı yazarlar, bu açıklamayı olumlu bir adım olarak değerlendirse de, bazıları ise şüpheyle yaklaşıyor. Bir köşe yazarı, bu durumu "tarihi fırsat" olarak niteleyenlere karşı çıkarak, "Bu anlaşma Cumhuriyet döneminin Karlofça Antlaşmasıdır. Türkiye duraklama döneminden gerileme dönemine geçmiştir" ifadelerini kullanıyor. Yazar, PKK'nın açıklamasının satır aralarında yeni bir taktik dönüşümün olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini hedef aldığını savunuyor.
Bir diğer yazar ise, "Türklere ayrı Hukuk, Kürtlere ayrı Hukuk olmaz" diyerek, kimlik siyaseti temelinde yürütülen "Barış" demagojisinin ülkeyi faşizme kaydırmasına ve emperyalizmin oyuncağı haline getirmesine karşı olduğunu belirtiyor.
SÜRECİN ANALİZİ
Bazı yazarlar ise sürecin nereye varacağına dair endişelerini dile getiriyor. Bir yazar, "Dün başlayan yeni sürecin varacağı yer Atatürk’ün ilk kez 1933’te, Cumhuriyetin 10. yılındaki söylevinde dile getirdiği 'yurttaşlık' bağını koparmak" şeklinde görüş belirtiyor. Yazar, Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene!" sözünü hatırlatarak, bu ifadenin beyana dayalı bir ortak kimliği ifade ettiğini vurguluyor.
Bir başka köşe yazarı, 2012-2015 yılları arasında yürütülen çözüm süreci ile mevcut durum arasındaki farka dikkat çekiyor. Yazar, geçmişte önce hukuki zemin hazırlanması ve taleplerin karşılanması, ardından örgütün kendini feshetmesi gerektiği düşüncesinin hakim olduğunu, ancak bu defa önce PKK'nın kendini feshetmesi, sonra hukuki zemin hazırlanması ve taleplerin karşılanması gibi bir yaklaşımın söz konusu olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle, asıl işin şimdi başladığını ve hem Türkiye kamuoyunun hem de Öcalan'ın kabul etmesi gereken birçok adımın atılması gerektiğini belirtiyor.
BEKLENTİLER VE SORULAR
Köşe yazarlarının gündeminde olan bir diğer konu ise, "fesihten ve silah bırakmadan" sonra nasıl bir Türkiye'nin hayal edildiği sorusu. Bir yazar, "Hakikati Araştırma Komisyonu" kurulup yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’yle "hesaplaşma mı" yaşanacağını sorgularken, DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık’ın "PKK 12. Kongre sonuçlarını açıklayarak ‘tarihi misyonunu tamamladığını’ belirtti" şeklindeki sözlerini hatırlatarak, yeni anayasanın nasıl olacağı sorusunu gündeme getiriyor.
Son olarak, bir köşe yazarı silah bırakma aşamasından sonra Türkiye vatandaşı olan örgüt üyelerinin Türkiye'ye dönüp dönemeyeceği, suç işlemiş olanların yargılanıp yargılanmayacağı gibi konulara değiniyor. Yazar, "af" denmese de terör zanlılarını da kapsayan bir infaz indiriminin gelebileceğini belirtirken, 19 Mart operasyonunda Ekrem İmamoğlu'nun hem terör hem de yolsuzlukla suçlanmasına rağmen İBB'ye kayyum atanmamasını da bu çerçevede değerlendiriyor.
Haber Merkezi