Ortaylı'dan Köylere Asya Ve Uygur'dan Transfer Önerisine Tepkilere Yanıt: Kuru Gürültüyle Cephe Reklamına Girişmenin Manası Yok!
İlber Ortaylı, Fırat ve Dicle havzası için önerdiği nüfus politikasına yönelik eleştirilere cevap verdi. "Boşalan" ve "boşaltılan" farkına dikkat çeken Ortaylı, amacının tarım ve hayvancılığı canlandırmak olduğunu vurgulayarak, ırkçılık suçlamalarını reddetti ve kasıtlı yorumlardan kaçınılmasını istedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Fırat ve Dicle havzasında boşalan köylerin Asya’daki kardeş potansiyel nüfusla doldurulması; Uygur bölgesinin çalışkan çiftçilerinin kısa zamanda Türkiye’ye getirilmesi; hayvancılık konusunda uzman Kırgızların da bu topraklarda faaliyet göstermesi gerektiği” görüşlerine gelen tepkilere yanıt verdi.
“‘Boşalan’ ile ‘boşaltılan’ın farkını öğrenin” diye seslenen Ortaylı, “Benim derdim ciddi ziraat yapılan, hayvancılık yapılan yerlere çare bulunması. Lütfen bile bile kasıtlı böyle herzelerde bulunmayın, ırkçılık üzerinden yorumlar yapmayın” dedi.
Ortaylı, “Türkiye tarihten beri her zaman muhacire ihtiyaç duymuştur. Yalnızca muhacirleri rastgele seçemeyiz. Dünyada hiçbir ülke böyle yapmıyor zaten. Gelenleri de kimsenin toprağına yerleştirecek değiliz. Kuru gürültüyle cephe reklamına girişmenin manası yok” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ortaylı, Hürriyet’te kaleme aldığı yazısında ayrıca kendisine tepki gösteren bazı isimlere tek tek yanıt verdi:
“Orhan Miroğlu ‘ahmaklık’ diye bir başlık atmış. Bulunduğu makama güvenerek sağa sola saldırmasından belli ki lafı kendisine iade etmem gerekmiyor. Zira bir zamanlar oturduğu MYK’ya fazla güveniyor. Pek ferasetli biri olsalar bu takip ettikleri siyasi yolun onları pek bir yere götürmeyeceğini görürler. Çok kısa bir süre içinde birçok parti değiştirmesinden nasıl bir fikrî yapısı olduğu da anlaşılıyor. AK Parti’nin yüksek mevkilerinde görev almış insanların bu ikinci reaksiyonu.”
“Sırrı Sakık gibi benim her zaman çok gayriciddi bulduğum bir isim bile bu mevzu üzerine konuştu. “Doğuda boş kalan köylere Uygurlar yerleştirilmeli” demişim. Estağfurullah. Uygurlara kastım mı var?”
“Hele bir tanesi var (Muhsin Kızılkaya), benim kitaplarımı okumuş da anlamamış. Birçok üniversitede yıllardır okutulan kitapları anlamamak sizin probleminiz. Biraz kendinizi geliştirmeniz gerekir. Parti parti, grup grup dolaşacağınıza eğitiminize odaklanabilirsiniz.”
“En son çarpıtmayı da Rizeli bir yazardan gördük (Yıldıray Oğur). Bu kasabalı çocuk, devletin en iyi okullarında okutulmuş (ODTÜ). Tabii oradan çok parlak insan da çıkar, çeyrek çepelek adam da. Bizim aile tarihini yazıyor; yanlış ve hamâkat dolu. Anlamadığı konulara girerek karalama yapabileceğini zannediyor. Edindiği çarpık bilgilerin Kırım tarihiyle uğraşan birinden gelmesi mümkün değil. Mevcut kaynaklarda verdiği bilgiler yok. Nereden alıntıladığı belli; Alman istihbaratı tarafından uydurulan metinler. Almanya bu tür hedef gösteren organizasyonlarla çok içli dışlı. Tabii altyapıyı sağlayanlar da oradaki FETÖ’cü serserilerdir. Maalesef Karadeniz kıyılarında gezinen serseri mayınlar gibi basın hayatımızda bu tip sözde okumuş geçinen ama basit bilgilere bile sahip olmayan, yalan yanlış yazılar kaleme alan tipler var. Yıldıray Bey’in üzerinde çok duracak değilim. Gerekli şekilde kanunî yola başvuracağım. Önce terbiye öğreniniz, sonra aklınızı başınıza alınız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Yalnızca muhacirleri rastgele seçemeyiz. Dünyada hiçbir ülke böyle yapmıyor zaten. Gelenleri de kimsenin toprağına yerleştirecek değiliz. Kuru gürültüyle cephe reklamına girişmenin manası yok” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ortaylı, Hürriyet’te kaleme aldığı yazısında ayrıca kendisine tepki gösteren bazı isimlere tek tek yanıt verdi:
“Orhan Miroğlu ‘ahmaklık’ diye bir başlık atmış. Bulunduğu makama güvenerek sağa sola saldırmasından belli ki lafı kendisine iade etmem gerekmiyor. Zira bir zamanlar oturduğu MYK’ya fazla güveniyor. Pek ferasetli biri olsalar bu takip ettikleri siyasi yolun onları pek bir yere götürmeyeceğini görürler. Çok kısa bir süre içinde birçok parti değiştirmesinden nasıl bir fikrî yapısı olduğu da anlaşılıyor. AK Parti’nin yüksek mevkilerinde görev almış insanların bu ikinci reaksiyonu.”
“Sırrı Sakık gibi benim her zaman çok gayriciddi bulduğum bir isim bile bu mevzu üzerine konuştu. “Doğuda boş kalan köylere Uygurlar yerleştirilmeli” demişim. Estağfurullah. Uygurlara kastım mı var?”
“Hele bir tanesi var (Muhsin Kızılkaya), benim kitaplarımı okumuş da anlamamış. Birçok üniversitede yıllardır okutulan kitapları anlamamak sizin probleminiz. Biraz kendinizi geliştirmeniz gerekir. Parti parti, grup grup dolaşacağınıza eğitiminize odaklanabilirsiniz.”
“En son çarpıtmayı da Rizeli bir yazardan gördük (Yıldıray Oğur). Bu kasabalı çocuk, devletin en iyi okullarında okutulmuş (ODTÜ). Tabii oradan çok parlak insan da çıkar, çeyrek çepelek adam da. Bizim aile tarihini yazıyor; yanlış ve hamâkat dolu. Anlamadığı konulara girerek karalama yapabileceğini zannediyor. Edindiği çarpık bilgilerin Kırım tarihiyle uğraşan birinden gelmesi mümkün değil. Mevcut kaynaklarda verdiği bilgiler yok. Nereden alıntıladığı belli; Alman istihbaratı tarafından uydurulan metinler. Almanya bu tür hedef gösteren organizasyonlarla çok içli dışlı. Tabii altyapıyı sağlayanlar da oradaki FETÖ’cü serserilerdir. Maalesef Karadeniz kıyılarında gezinen serseri mayınlar gibi basın hayatımızda bu tip sözde okumuş geçinen ama basit bilgilere bile sahip olmayan, yalan yanlış yazılar kaleme alan tipler var. Yıldıray Bey’in üzerinde çok duracak değilim. Gerekli şekilde kanunî yola başvuracağım. Önce terbiye öğreniniz, sonra aklınızı başınıza alınız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
.
Haber Merkezi