Mimar Mücella Yapıcı: Kentsel Yağma Artık Bizzat Planlarla Yapılıyor
İstanbul'daki çarpık kentleşmenin kökenleri ve nedenleri, deprem gerçeğiyle bir kez daha tartışılıyor. Mimar Mücella Yapıcı, Osmanlı'dan günümüze İstanbul'un kentleşme tarihini ve dönüşümün sosyoekonomik, yönetsel ve sosyopolitik etkenlerini Evrensel'e anlattı. Yapıcı, uluslararası sermaye ve kapitalizmin etkisine dikkat çekerek çarpık kentleşmenin altında yatan nedenleri açıkladı.
İstanbul'daki plansız kentleşme ve bunun nedenleri, her depremde yeniden tartışma konusu oluyor. Mimar Mücella Yapıcı, bu sorunun kökenlerini ve İstanbul'un kentleşme sürecindeki dönüm noktalarını Evrensel'den Nisa Sude Demirel'e anlattı.
Yapıcı, İstanbul'un depreme karşı savunmasız hale gelmesinde sosyoekonomik, yönetsel, sosyopolitik ve yapısal birçok faktörün etkili olduğunu belirtiyor. Ancak Yapıcı'ya göre, bu faktörlerin en önemlisi seçilen sosyoekonomik politikalar.
Yapıcı, uluslararası sermayenin ve kapitalizmin de bu süreçte önemli bir rol oynadığını vurgulayarak Osmanlı dönemine dikkat çekiyor:
“Osmanlı'da ciddi ipuçları var. Osmanlı, aslında yerleşme ve inşa etme konusunda yeteneklerini geliştirmiş değil. Daha çok göçlerle, savaşlarla ilgilendiği için bütün kentleşme ve mimarlık işlerini Ermenilere bırakmış. Mimar Sinan bile bir devşirmedir örneğin. Anadolu’nun kadim kültüründe coğrafya ile uyumlu bir kentleşme ve yerleşme görürüz. Şimdi şunu belirtmemiz lazım, bizim kentlerimizi sağlıklı planlayamamamızın bir nedeni de toprak üzerindeki mülkiyettir.”
İMAR POLİTİKALARININ DÖNÜŞÜMÜ
Yapıcı, sanayideki dönüşümün kent planlamalarını altüst ettiğini belirterek Türkiye'nin imar tarihinin demokrasi tarihiyle paralel ilerlediğini ifade ediyor: “Biz ne zaman bir ekonomik ya da demokratik dönüşüm geçirirsek mutlaka onun altında bir imar meselesi vardır. Ben hep Türkiye’nin imar tarihi demokrasi tarihi ile eş değer gibidir derim”
RANT ODAKLI KENTLEŞME
Yapıcı, işçi sınıfının mülk sahibi yapılarak aslında mülksüzleştirildiğini savunuyor ve kentsel yağmanın planlar aracılığıyla yapıldığını vurguluyor. Yapıcı, 2001-2005 yıllarını kapsayan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yapılan değişikliklerle yabancı sermayenin kentlere girişinin kolaylaştırıldığını ve bunun sonucunda tarihi ve doğal alanların yağmalandığını belirtiyor:
"Örneğin 2001-2005 arasını kapsayan 8. beş yıllık kalkınma planında 'Hukuken gerekli düzeltmeler yapılacak' deniyor. Bununla yabancı sermayenin kentlere gelmesine engel olan her şey kaldırılacaktı. Onun için şirket gibi çalışan kalkınma ajansları kuruldu, onlara plan yapma yetkisi verildi. TMMOB iptal ettirdi bunu. Bütün tarihi alanlarımız, bütün doğal alanlarımız, bütün dere etaplarımız, hatta havaalanlarımız her şey yağmalandı. Olası bir İstanbul depreminde en çok kullanacağımız Atatürk Havalimanı kapatıldı, hiç olmayacak bir yere üçüncü havalimanı yapıldı. Kentin içindeki bütün hastaneler rant bölgelerinde oldukları için -Çapa, Cerrahpaşa- çöküntüye bırakıldı.
Bir diğer nedeni ise müteahhit sistemi. Yıllardır bu ülkenin mimarları, TMMOB’si, hatta 775 sayılı Yasa’sı kentleşme sorunumuzun nasıl çözüleceğinin finansını bile tarif etti. Ama müteahhidin kârını arttırmak için biz binalara katlar veriyoruz. Eskiden belediyelerin beton şantiyeleri vardı örneğin, müteahhit kârı aradan çıkarılamaz mı?”
Yapıcı, binaları sağlıklaştırmanın tek yolunun yıkıp yeniden yapmak olmadığını, asıl olanın çevrenin ve kentin depreme dayanıklı hale getirilmesi olduğunu vurguluyor. "Her yıkım sermayeye kâr olarak dönüyor. Trump Filistin için söyledi; ‘Gayrimenkul alanıdır’ dedi. Bugün öyle, ancak gezegenimiz ve kentlerimiz gayrimenkul alanları olamaz. Kent toprakları da özel mülkiyete konu olamaz” görüşünü dile getiriyor.
Haber Merkezi