Mehmet Salim Acar'ın Oğlundan Cumartesi Anneleri'ne Mektup: Cenaze Bile Umut Olur Mu?

Cumartesi Anneleri, 1064. haftasında Diyarbakır'da 31 yıl önce kaybedilen Mehmet Salim Acar için Galatasaray Meydanı'nda toplandı. Acar'ın oğlu İhsan Acar'ın mektubu okundu. Mektupta, kayıp yakınları için cenazenin bile umut olduğu vurgulanarak adalet çağrısı yapıldı.

Yayınlanma:
Mehmet Salim Acar'ın Oğlundan Cumartesi Anneleri'ne Mektup: Cenaze Bile Umut Olur Mu?

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1064’üncüsünü gerçekleştirdiği Galatasaray Meydanı’nda, 31 yıl önce Diyarbakır'da kaybettirilen Mehmet Salim Acar için “adalet” çağrısında bulundu. Acar'ın oğlu İhsan Acar, eyleme mektup gönderdi. Acar, mektubunda "Kayıp yakınları için cenaze de bir umuttur, böyle umut olur mu a dostlar?" dedi.

Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1064’üncüsünü gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, bu hafta Diyarbakır'da 31 yıl önce kaybettirilen Mehmet Salim Acar için adalet talebinde bulundu. 

Mehmet Salim Acar'ın oğlu İhsan Acar, Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki eylemlerine Diyarbakır'dan mektup gönderdi.

Mektubu Cumartesi İnsanları'ndan Kudret Ünal okudu. Acar'ın mektubunda şu ifadeler yer aldı:

"Duygularımı dile getirmeden evvel, tüm Cumartesi Anneleri’nin onurlu mücadeleleri karşısında saygıyla eğildiğimi söylemek isterim. Birçoğu, evladının akıbetini öğrenemeden göçüp gitti bu hayattan. Rahmetle anıyorum onları ve bu adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğimiz adına onlara söz veriyorum.

Ben İhsan Acar. 1983 yılında Bismil’in Ambar Köyü’nde dünyaya geldim. Çocukluğum bu köyde pamuk tarlaları arasında geçti. Babamla tarlaya gitmeyi çok severdim. 6 kardeştik ama babamı tarlada yalnız bırakmayan evladı hep ben olurdum. Övünürdü bununla. Ben de övünürdüm tabii kendimle. Ta ki o güne dek.... Yani babamı gözümün önünde kolluk güçleri alıp götürene dek. Yıl 1994. Yaşım olmuş on bir. Ağustos güneşinde yanmış kara kuru bir çocuktum. Ama o günden sonra çocukluktan “evin reisi” konumuna terfi etmiştim. Babam gitmişti, artık yoktu.

Beyaz toros uzaklaşırken çıkardığı tozları yuttum, yutkunarak. İlk kez o gün övünmedim kendimle. Tarlada babamla olmaktan hep övünen ben, o gün utanmıştım bundan. Çünkü  hiçbir şey yapamamıştım.

Kolluk güçleri “Bize bir adres göstereceksin” deyip babamı araca bindirdiklerinde; ben dilimi yutmuş gibiydim. Bakakaldım sadece. Oysa ki duymuştum beyaz torosların şanını, Gavur Ahmo denilen komutanın şanını da...

Alıp götürdü babamı gözümün önünde.

Babam bir daha dönmedi.

31 yıl oldu. Onu bulma ümidinden bir an olsun vazgeçmedim. Bir torba içinde o dağ gibi adamın kemiklerini verecekler bir gün, biliyorum. Bu umutla yaşıyorum. Böyle umut olur mu a dostlar? Oluyor işte!

İnsan yas tutmak da istiyor, ölüsünü gömebilmek, bir mezar başında oturabilmek... Cumartesi insanları olarak bizler ölülerimize ulaşma umudundayız. Böyle umut olur mu a dostlar? Oluyor işte! Kayıp yakınları için cenaze de bir umuttur.

Onları gömemediğimiz için ölmüş olduklarını da kabullenemiyoruz.

Kemiklerini bulalım diye çırpınırken

Bir yanımız da öyle capcanlı karşımıza çıkacaklar sanır hep.

Ben mesela,

Halen sokakta elimde sigara varken tedirgin olurum. Belki babam sokağın başından çıkar da beni elimde sigara ile görür diye tedirgin olurum.

Böyle tedirginlik olur mu a dostlar? Oluyor işte!

İçim soğuyana dek yazmak isterdim, lakin kağıt yetmez. Öyleyse pek de uzatmadan son sözlerimi yazayım:

Ben bugün Diyarbakır Koşuyolu Parkı’ndan İstanbul Galatasaray Meydanı’ndaki annelerimize, Cumartesi İnsanları’mıza saygılarımı, sevgilerimi iletiyorum. Bizler kocaman bir aile olduk. Aynı adalet mücadelesini veren, birbirinin kaybını kaybı bilen bir aile... Bu onurlu ve haklı mücadelemiz şüphesiz ki amacına ulaşacaktır. Bir mezarın düşünü kuran bizler şüphesiz ki o düşün peşini ancak mezarda bırakırız.

Kayıplar bulunacak, failler yargılanacak!

İhsan Acar."

Mektubu Cumartesi İnsanları'ndan Kudret Ünal okudu. Acar'ın mektubunda şu ifadeler yer aldı:

"Duygularımı dile getirmeden evvel, tüm Cumartesi Anneleri’nin onurlu mücadeleleri karşısında saygıyla eğildiğimi söylemek isterim. Birçoğu, evladının akıbetini öğrenemeden göçüp gitti bu hayattan. Rahmetle anıyorum onları ve bu adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğimiz adına onlara söz veriyorum.

Ben İhsan Acar. 1983 yılında Bismil’in Ambar Köyü’nde dünyaya geldim. Çocukluğum bu köyde pamuk tarlaları arasında geçti. Babamla tarlaya gitmeyi çok severdim. 6 kardeştik ama babamı tarlada yalnız bırakmayan evladı hep ben olurdum. Övünürdü bununla. Ben de övünürdüm tabii kendimle. Ta ki o güne dek.... Yani babamı gözümün önünde kolluk güçleri alıp götürene dek. Yıl 1994. Yaşım olmuş on bir. Ağustos güneşinde yanmış kara kuru bir çocuktum. Ama o günden sonra çocukluktan “evin reisi” konumuna terfi etmiştim. Babam gitmişti, artık yoktu.

Beyaz toros uzaklaşırken çıkardığı tozları yuttum, yutkunarak. İlk kez o gün övünmedim kendimle. Tarlada babamla olmaktan hep övünen ben, o gün utanmıştım bundan. Çünkü  hiçbir şey yapamamıştım.

Kolluk güçleri “Bize bir adres göstereceksin” deyip babamı araca bindirdiklerinde; ben dilimi yutmuş gibiydim. Bakakaldım sadece. Oysa ki duymuştum beyaz torosların şanını, Gavur Ahmo denilen komutanın şanını da...

Alıp götürdü babamı gözümün önünde.

Babam bir daha dönmedi.

31 yıl oldu. Onu bulma ümidinden bir an olsun vazgeçmedim. Bir torba içinde o dağ gibi adamın kemiklerini verecekler bir gün, biliyorum. Bu umutla yaşıyorum. Böyle umut olur mu a dostlar? Oluyor işte!

İnsan yas tutmak da istiyor, ölüsünü gömebilmek, bir mezar başında oturabilmek... Cumartesi insanları olarak bizler ölülerimize ulaşma umudundayız. Böyle umut olur mu a dostlar? Oluyor işte! Kayıp yakınları için cenaze de bir umuttur.

Onları gömemediğimiz için ölmüş olduklarını da kabullenemiyoruz.

Kemiklerini bulalım diye çırpınırken

Bir yanımız da öyle capcanlı karşımıza çıkacaklar sanır hep.

Ben mesela,

Halen sokakta elimde sigara varken tedirgin olurum. Belki babam sokağın başından çıkar da beni elimde sigara ile görür diye tedirgin olurum.

Böyle tedirginlik olur mu a dostlar? Oluyor işte!

İçim soğuyana dek yazmak isterdim, lakin kağıt yetmez. Öyleyse pek de uzatmadan son sözlerimi yazayım:

Ben bugün Diyarbakır Koşuyolu Parkı’ndan İstanbul Galatasaray Meydanı’ndaki annelerimize, Cumartesi İnsanları’mıza saygılarımı, sevgilerimi iletiyorum. Bizler kocaman bir aile olduk. Aynı adalet mücadelesini veren, birbirinin kaybını kaybı bilen bir aile... Bu onurlu ve haklı mücadelemiz şüphesiz ki amacına ulaşacaktır. Bir mezarın düşünü kuran bizler şüphesiz ki o düşün peşini ancak mezarda bırakırız.

Kayıplar bulunacak, failler yargılanacak!

İhsan Acar."

.

Haber Merkezi