Medya Konferansı'ndan Google'a: "Dijital Sömürgecilikle Hegemonya Kurdu"
Gazeteciler Cemiyeti'nin "Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar" konferansı sonuç bildirgesinde, Google gibi platformların ifade özgürlüğünü kısıtladığı, haber alma hakkını kontrol ettiği ve gazetecilik üzerinde dijital sömürgecilik oluşturduğu belirtildi. Dijital tekellerin haber görünürlüğü, reklam ve telif hakları konusundaki hegemonyası vurgulandı.
Gazeteciler Cemiyeti ve Medya Dayanışma Grubu ortaklığında düzenlenen "Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar" Medya Konferansı'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, Google öncülüğündeki dijital platformların, şeffaf olmayan uygulamalarla ifade özgürlüğünü ve toplumun haber alma hakkını kontrol altına aldığı belirtilerek, gazetecilik üzerinde dijital sömürgeciliğe dayalı bir hegemonya oluşturduğu ifade edildi.
Konferans sonuç bildirgesinde, ulusötesi dijital platformların haber görünürlüğü, reklam gelirleri, telif hakları ve internet trafiği konularında kurduğu tekelin, gazetecilik için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, yapay zeka teknolojilerinin haber üretiminde ve dağıtımında giderek daha etkin hale gelmesiyle birlikte medya sektörünün köklü bir dönüşüm sürecine girdiği ve bu durumun mevcut yapıyı sarstığı vurgulandı.
DİJİTAL TEKELLER VE GAZETECİLİK
Bildirgede, dijital platformların şeffaf olmayan yöntemlerle ifade özgürlüğünü ve toplumun haber alma hakkını kontrol altına aldığı yinelendi. Tekelleşen arama motorları ve internet tarayıcılarının, algoritmalar aracılığıyla kullanıcıları yönlendirerek bağımsız gazetecilik ürünlerini görünmez kıldığı belirtildi. Yapay zeka destekli arama sistemlerinin ise haber ile medya arasındaki ilişkiyi koparma tehlikesi oluşturduğu kaydedildi.
Teknoloji devlerinin, gazeteciler tarafından üretilen içeriklerden büyük kazanç sağladığı ancak medya kuruluşlarına veya gazetecilere herhangi bir telif veya gelir paylaşımı yapmadığı belirtildi. Türkiye'deki yasal boşluklardan ve meslek örgütlerinin dağınıklığından faydalandıkları ifade edildi. Dijital reklam gelirlerinin büyük bir kısmının bu platformlara kayması nedeniyle bağımsız medyanın sürdürülebilirliğinin tehlike altında olduğu vurgulandı.
ÖNERİLER VE ÇAĞRILAR
Bildirgede, kullanıcı verilerinin şeffaf olmayan bir şekilde toplanarak ticari amaçlarla kullanılmasının hem mahremiyet ihlali yarattığı hem de dijital medya ortamını etik dışı bir zemine taşıdığı ifade edildi.
Gazetecilik meslek örgütlerinin dijital tekellere karşı daha güçlü bir dayanışma içinde olması gerektiği vurgulandı. "Habercilik kooperatifleri" gibi yeni modellerle ekonomik bağımsızlığın sağlanması ve editoryal özerkliğin güçlendirilmesi gerektiği dile getirildi.
Gazetecilik ürünlerinden doğan telif haklarının yasal güvenceye alınması ve büyük dijital şirketlerin gelirlerinden gazetecilere ve yayıncılara pay vermesinin zorunlu hale getirilmesi talep edildi. Bu konuda devletin teknoloji devleriyle yapacağı görüşmelere meslek örgütlerinin de dahil edilmesi istendi.
Türkiye'ye özgü, adil ve şeffaf bir dijital telif sistemi kurulması gerektiği, yalnızca reyting ve tıklama gibi nicel kriterlerin değil, nitelikli habercilik ölçütlerinin de dikkate alınması gerektiği belirtildi.
Yapay zeka ve dijital platformların medya üzerindeki etkilerinin denetlenebilir olması için uluslararası gazetecilik örgütleri ve UNESCO gibi uluslarüstü yapıların devreye girmesi önerildi. Farklı ülkelerde uygulanan düzenlemelerin sentezlenerek ortak bir mücadele hattı oluşturulmasının önemi vurgulandı.
Dijital Hizmet Vergisi’nin kapsamının genişletilerek bu platformların elde ettikleri gelirlerden daha fazla katkı alınması ve elde edilen verginin medya özgürlüğünü destekleyici mekanizmalarda kullanılması önerildi.
Konferansta ayrıca, yerel medyanın sorunlarını ve taleplerini içeren kapsamlı bir "Yerel Medya Deklarasyonu" da açıklandı. Deklarasyonda, gazetecilik mesleğinin geleceği, özlük hakları, eğitimi ve dijitalleşme sürecinde yaşanan sorunlar ele alındı. Yerel medya çalışanlarının ekonomik ve mesleki koşullarının iyileştirilmesi, gazetecilik mesleğinin saygınlığının korunması için kapsamlı öneriler sıralandı.
İletişim fakültelerinde verilen gazetecilik eğitiminin dijital dönüşüm doğrultusunda güncellenmesi gerektiğine dikkat çekilen deklarasyonda, bu fakültelere altyapı desteği sağlanmasının ve öğrencilerin çağın gerekliliklerine uygun şekilde yetiştirilmesinin önemine vurgu yapıldı.
Gazetecilik mesleğinin yasal bir zemine kavuşturulması gerektiği belirtilirken, meslek yasasının tartışmaya açılması ve gazeteciler ile gazete sahiplerinin bu sürece dahil olması çağrısında bulunuldu. Yaygın ve yerel medya kuruluşlarının, İletişim Fakültesi mezunlarına istihdamda öncelik vermesi teşvik edildi.
Ayrıca, öğrencilerin kendi şehirlerindeki yerel medya kuruluşlarında staj yapabilmelerine olanak tanıyacak mekanizmaların oluşturulması, üniversiteler ile medya kuruluşları arasında yapılan iş birliği protokollerinin güçlendirilmesi ve bu protokollerin uygulanabilirliğinin denetlenmesi gerektiği ifade edildi.
Deklarasyonda, iletişim fakültesi sayısının ve öğrenci kontenjanlarının mevcut ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenmesi, staj ücretlerinin üniversiteler ve kamu kaynakları tarafından karşılanması önerildi.
Gazetecilerin asgari ücret seviyesine mahkûm edilmemesi gerektiği belirtilirken, serbest gazetecilere yönelik telif desteklerinin artırılması gerektiği kaydedildi. Gazetecilik mevzuatının, devletin denetim aracı olmaktan çıkarılarak haberi ve gazeteciyi koruyan bir yapıya dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı.
Yerel medya çalışanlarının karşılaştığı mobbing ve diğer hak ihlallerine karşı gazetecilik meslek örgütlerinin hukuki destek sağlaması gerektiği belirtilen bildirgede, kamuya ait medya kuruluşlarındaki personel statüsü ayrımının da ortadan kaldırılması talep edildi.
Yerel Medya Deklarasyonu’na çeşitli illerdeki Gazeteciler Cemiyeti Başkanları ve bazı uzmanlar imza attı.
Haber Merkezi