İbb İmar Daire Başkanı Gülten'in Tutukluluğuna İtiraz: Eşinin Doğumunda Yanında Olamaması Ölçüsüzlük

İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten'in tutukluluğuna avukatları itiraz etti. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne sunulan dilekçede, Danıştay ve Sayıştay kararları emsal gösterilirken, Gülten'in eşinin riskli gebelik süreci de dikkate alınması istenerek tahliye talep edildi.

Yayınlanma:
İbb İmar Daire Başkanı Gülten'in Tutukluluğuna İtiraz: Eşinin Doğumunda Yanında Olamaması Ölçüsüzlük

Avukatlar Hüseyin Ersöz ve Enes Ermaner, müvekkilleri olan İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten'in tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesi üzerine İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne yeni bir itiraz dilekçesi sundu. Dilekçede, Danıştay ve Sayıştay kararlarının yanı sıra Gülten'in eşinin riskli gebelik süreci de detaylı bir şekilde vurgulandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten’in tutukluluğuna karşı yapılan 23 Haziran 2025 tarihli itirazın reddedilmesi üzerine avukatları, konuyu yeniden yargıya taşıdı. Hüseyin Ersöz ve Enes Ermaner tarafından İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğine sunulan 31 sayfalık dilekçede, tutukluluğun devam etmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek Gülten'in tahliyesi talep edildi.

Dilekçede, Danıştay 1. Dairesi’nin 29 Aralık 2022 tarihli kararı ve Sayıştay raporlarına atıfta bulunularak, soruşturmaya konu olan işlemlerde herhangi bir kamu zararı tespitinin bulunmadığına dikkat çekildi. Ayrıca, Ramazan Gülten’in eşinin sağlık durumuyla ilgili tıbbi belgeler ve riskli gebelik sürecini gösteren raporlar da dosyaya eklendi.

Tutuklu İBB İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Ramazan Gülten’in doğuma katılma talebinin reddedilmesi üzerine avukatları, bu durumu da itiraz gerekçesi olarak sundu.

Avukatlar, Gülten’in eşinin 38. gebelik haftasında olduğunu ve doğumun her an gerçekleşebileceğini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:

“Doğuma yalnızca bir hafta kalmış olması, sürecin ne kadar kritik bir aşamada olduğunu açıkça göstermektedir. Riskli seyreden gebelik nedeniyle müvekkilin eşinin fiziksel ve psikolojik desteğe duyduğu ihtiyaç sadece insani değil, aynı zamanda tıbbi açıdan da bir zarurettir.”

Tutukluluğun devamının ailesel yükümlülükleri yerine getirmeyi imkansız hale getirdiği ve artık bir cezalandırma aracına dönüştüğü savunulan dilekçede, şu değerlendirme yapıldı:

“Bu koşullarda müvekkilin doğum sırasında eşinin yanında olamayacak olması, tutuklama tedbirinin ölçülülük ilkesine açıkça aykırı, orantısız ve mağdur edici sonuçlar doğurmasına neden olmaktadır.”

Avukatlar, müvekkillerinin kamu görevi nedeniyle kaçma şüphesi taşımadığını ve delil karartma riskinin bulunmadığını belirterek, adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağı görüşünü savundu. Tahliye talebiyle birlikte sunulan dilekçede, yargılamanın amacının yargılamayı sağlıklı bir şekilde yürütmek olduğu, cezalandırmaya dönüşmemesi gerektiği vurgulandı.

<

Haber Merkezi