Ertuğrul Özkök'ten At Pazarı Gençliğine Çağrı: "Bu Dengesizliğe Cevabı Siz Verin!"

Gazeteci bir arkadaşımın telefonuyla Diyanet'in Cuma hutbesinden haberdar oldum. "Cumhurbaşkanlığı" adını taşıyan bir makamın hutbesi olduğunu öğrendim. Hutbeyi henüz görmemiştim, içeriği hakkında detaylı bilgi edinmeye çalışıyorum. Konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek için araştırmalarıma devam edeceğim.

Yayınlanma:
Ertuğrul Özkök'ten At Pazarı Gençliğine Çağrı: "Bu Dengesizliğe Cevabı Siz Verin!"

Gazeteci bir arkadaşımın telefonuyla güne başladım. Direkt konuya girdi: "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Cuma hutbesini gördün mü?" Henüz görmemiştim...

"Adında 'Cumhurbaşkanlığı' olan bir makamın hutbesi..." dedi arkadaşım ve birkaç cümlesini okudu. İlk tepkim, "Böyle bir şey olamaz!" oldu.

Haberler gelmeye başlayınca, durumun ciddiyeti anlaşıldı. Hutbeyi yayımlayan kurumun adı aynen şöyleydi: "Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü..." Yani, adında 'Cumhurbaşkanlığı' ifadesi geçiyor.

Hepimizin vergileriyle ayakta duran, bütçesinin yüzde 98'ini personeline ayırdığını açıklayan Diyanet İşleri Başkanlığı, hutbede şu ifadelere yer vermiş:

"Aralarında dinen evlenme engeli olmayan bir erkek ve bir kadının baş başa kalması ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunması haramdır."

"Dostluk ve dertleşme gibi düşüncelerle başlayan kadın erkek arkadaşlıkları kişileri, zina batağına çekmektedir..." Yani, flört, arkadaşlık, gönül ilişkisi 'zinayı meşrulaştırmak' olarak görülüyor!

"Flört, dost hayatı, arkadaşlık, kaçamak, aldatma’ gibi kavramlarla bu büyük günah asla masum gösterilemez. ‘Gönül ilişkisi, yasak aşk, gençlik hevesi, düzeyli birliktelik’ gibi sözlerle zinayı meşrulaştırmak, harama giden yola kapı aralamaktır."

Bizim vergilerimizle finanse edilen bir kurum, kızlarımıza, kız kardeşlerimize ve tüm kadınlara bu denli ağır ithamlarda bulunuyor.

Bu hutbeyi yazan, okutan ve onaylayan herkes aynı fikirde mi? Böyle bir hutbeyi hazırlayan, yayımlayan, okuyan herkese sesleniyorum: Hepiniz bu sözlerle aynı fikirde misiniz? Eğer öyleyse, bu iftiraların suç ortağısınız demektir. Ama bu ağır ithamı yapmayacağım.

Sizi kendi gözlerimle gördüm, 'zina mı yapıyordunuz' orada? Sözü, muhafazakâr camianın gençlerine bırakıyorum. Özellikle At Pazarı'nın genç müdavimlerine, nargile salonlarında, muhallebicilerde, üniversite kantinlerinde, parklarda, sokaklarda bir araya gelen gençlere sesleniyorum. Sizi gözlerimle gördüm. Gayet arkadaşça oturup sohbet ediyordunuz. 'Zina mı yapıyordunuz' gözümüzün önünde... At Pazarı'ndaki arkadaşlar, bu densizliğe siz cevap verin...

Arkadaşlar, Diyanet'teki bu densizliğe lütfen cevap verin. Size hakaret edecek, iftira atacak kadar kendinden geçmiş bu kişilere karşı durun. "Ne diyorsun sen arkadaş?" diye sorun. "Bize, kız arkadaşlarımıza, erkek arkadaşlarımıza hakaret mi ediyorsun?" diye hesap sorun.

Kim verdi size bu hakaret ve iftira yetkisini, cüretini?

Bu ne patavatsızlık? Bu ülkenin gençlerine, aynı sıralarda oturan, aynı kantinlerde birlikte vakit geçiren milyonlarca öğrenciye bu iftiraları atmaya nasıl cüret ediyorsunuz? Siz kimsiniz? Hangi yetkiyle Türkiye'nin milyonlarca insanına bu hakaretleri yöneltebiliyorsunuz? At Pazarı'nda yan yana sohbet eden, beni meyve kokteyli içmeye davet eden o güzel gençlere, üniversite kantinlerindeki aynı masada oturan o temiz insanlara, onların annelerine, babalarına, kardeşlerine sesleniyorum...

SORUMLULAR KİM?

Siz bu adamların bütçesini onaylayan milletvekilleri, sizler de sorumlusunuz.

Siz, böyle çocukların annesi ve babası olan AK Partililer... Siz, Meclis'te Diyanet bütçesini onaylayan milletvekilleri... Siz de Diyanet'in bu kendini bilmez tavrından sorumlusunuz.

DİN ADAMLARINA ÇAĞRI

Siz bu ülkenin gerçek din insanları... "Gençler dinden neden uzaklaşıyor?" diye üzülen mütedeyyin insanlarımız... Siz de sesinizi yükseltin. Diyanet'in adını milletin nezdinde yerle bir eden bu tür davranışlara artık bir son verin.

Haber Merkezi