Ertuğrul Özkök: Bu Lanetli Evi Yazmayacaktım Ama Dün Sabah Yazmaya Karar Verdim

9 Ağustos 2025: Bir yazar, Netanyahu hükümetinin Gazze kararını öğrenince, Almanya'daki Wannsee Gölü kıyısındaki Nazi toplantı yerine yaptığı ziyareti hatırlıyor. "Nihai çözüm" kararının alındığı bu mekanda, insanlığın kötülük sınırlarını gözlemleyerek hafızasına kazımak istiyor.

Yayınlanma:
Ertuğrul Özkök: Bu Lanetli Evi Yazmayacaktım Ama Dün Sabah Yazmaya Karar Verdim

09 Ağustos 2025 07:00

Dün sabah Netanyahu hükümetinin Gazze’yi işgal kararı aldığı haberini öğrendiğimde bir hafta önceye…

Geçen perşembe gününe döndüm.

Burası Almanya’nın Postdam şehrinin Vannsee gölünün kenarı.

Bu iki katlı binaya yıllardır gitmek isterim ama içimden bir ses her defasında engellerdi beni.

Ama bu defa içimden başka bir ses şöyle dedi: “O binaya gir, o binada insanlığın yapabileceği kötülüklerin sınırlarını kendi gözlerinle gör ve bunu ölünceye kadar hafızana işle…”

Evet, bu bina Nazi yönetiminin “nihai çözüm” kararını aldığı mekândı.

Yani “11 milyon Yahudi’nin tamamının öldürülmesi” kararının alındığı yerdi.

20 Ocak 1942 günü 15 Nazi yöneticisi bu binaya davet edildi.

Davet yazısında şu ifade vardı:
“Endlosung der Judenfrage.”

Türkçesi aynen şöyleydi:
“Yahudi sorununun nihai çözümü…”

Bu 15 Nazi yöneticisi arasında bütün gençliğim sırasında izlediğim Eichmann da vardı.

Bu 15 kişi o gün bir masanın etrafına oturdu.

Ve şu 3 nihai kararı aldı:

(*) BİR: Tüm Avrupa’daki 11 milyon Yahudi’nin tek tek ülkeler bazında listelenmesi.

(*) İKİ: Gettolardan ve işgal bölgelerinden ölüm kamplarına sevk planlarının netleştirilmesi.

(*) ÜÇ: Doğrudan imha yöntemlerinin (gaz odaları dahil) merkezi bir koordinasyonla yürütülmesi.

Evin, bu kararın alındığı salonunda durdum ve bu kararı alan 15 kişinin fotoğraflarına tek tek baktım.

Hiçbirinin yüzünde en küçük tereddüt yoktu sanki.

Hepsi çok kararlıydı.

Bu 15 insanın altına imza attığı bu belge ile Avrupa’da 11 milyon insanın gaz odalarında öldürülmesi kararı almışlar ve uygulamasını fiilen o gece başlatmışlardı.

Bütün insanlık tarihinin en barbar kararıydı bu.

Lanetli bir korku eviydi burası.

Tüylerim diken diken oldu.

O güne ait bütün belgeler o evdeydi ve sergileniyordu.

Tek tek baktım hepsine…

Avrupa’da öldürülecek Yahudiler listesine bakarken karşıma çok şaşırtıcı bir şey çıktı.

Listede Türkiye’deki Yahudiler de vardı.

Yanında 55 bin sayısı okunuyordu.

Hepsi tek tek fişlenmişti.

Yani bu 55 bin Türkiye Yahudi’si de gaz odalarına gönderilecekti eğer imkânları olsaydı.

Onları Türkiye’nin tarafsızlığı kurtarmıştı.

Hayatımda bu kadar soğukkanlı ve gaddarca planlanmış, konuşulmuş, tasarlanmış bir katliam kararı görmedim.

Midem bulandı. İğrendim.

Bir an önce kaçmak, kurtulmak geldi bu lanetli evden.

Kendimi suç ortağı gibi hissettim, o mekânı bir turist gibi gezmekten dolayı.

Hayatın boyunca bir daha adımımı atmamaya karar verdim Wannsee kenarındaki bu eve.

Bu ziyaretimi yazmayacaktım.

Çünkü orayı ziyaret etmekten bile utanmıştım.

Ama dün sabah uyandığımda Netanyahu hükümetinin Gazze’nin tamamını işgal kararı aldığını öğrendiğim an, aklıma işte bu lanetli ev geldi.

Çünkü İsrail hükümeti de bunu “Gazze sorunun çözümü için nihai çözüm” olarak sunuyordu kendi halkına ve dünyaya.

Gazze’de tek Filistinli bırakmama kararıydı bu…

Kendi kendime “Acaba tanıdığım Yahudi arkadaşlarım bu konuda he hissediyor, ne düşünüyordur” dedim.

O kararların alınmasının üzerinden 83 yıl geçti.

Bu yıllar boyunca Yahudiler  o binayı, insanlık tarihin en büyük günahı  olarak nesilden nesle anlattılar.

Çocuklarını götürüp gösterdiler.

Haklıydılar da…

Bir insan topluluğunu yeryüzünden silmek için alınan kararlardı bunlar.

Soykırım kelimesi işte o evden bütün dünyanın insanlık lugatına girdi.

Ve şimdi, Vannsee kararlarından 83 yıl sonra, bir İsrail hükümeti üyesi bazı adamlar, bir masa etrafında bir araya geliyor ve bir halkı vatanından sürüp çıkarmak için “nihai çözüm” kararı alıyor.

Ve bunun ilk adımını da o insanları, yaşlı genç, kadın erkek bütün bir toplumu aç bırakarak, ölüme mahkûm ederek uygulamaya koyuyor…

Oysa böyle “nihai çözüm” kararlarının ne anlama geldiğini en iyi Yahudilerin bilmesi gerekmez mi…

Söyleyin…

Bu günah kararını Netanyahu aldı ama nesiller boyu nasıl anlatılacak  dünyaya…

İnsanlığa…

Ve tabii ki kendi halkına…

Çocuklarına…

Unutmayın…

İnsanlar bir gün gelecek, Netanyahu’nun Vannsee kararlarının alındığı binayı, aynı benim gibi mide bulantısı ile ziyaret edecekler.

Ve siz önceki gece bu kararın altına imza atanlar…

O kararın altındaki imzalarınız tek tek insanlığın kolektif suç siciline işlenecek.

Tek tek yapışacak adınıza…

Ve alnınıza…

Davet yazısında şu ifade vardı:
“Endlosung der Judenfrage.”

Türkçesi aynen şöyleydi:
“Yahudi sorununun nihai çözümü…”

Bu 15 Nazi yöneticisi arasında bütün gençliğim sırasında izlediğim Eichmann da vardı.

Bu 15 kişi o gün bir masanın etrafına oturdu.

Ve şu 3 nihai kararı aldı:

(*) BİR: Tüm Avrupa’daki 11 milyon Yahudi’nin tek tek ülkeler bazında listelenmesi.

(*) İKİ: Gettolardan ve işgal bölgelerinden ölüm kamplarına sevk planlarının netleştirilmesi.

(*) ÜÇ: Doğrudan imha yöntemlerinin (gaz odaları dahil) merkezi bir koordinasyonla yürütülmesi.

Evin, bu kararın alındığı salonunda durdum ve bu kararı alan 15 kişinin fotoğraflarına tek tek baktım.

Hiçbirinin yüzünde en küçük tereddüt yoktu sanki.

Hepsi çok kararlıydı.

Bu 15 insanın altına imza attığı bu belge ile Avrupa’da 11 milyon insanın gaz odalarında öldürülmesi kararı almışlar ve uygulamasını fiilen o gece başlatmışlardı.

Bütün insanlık tarihinin en barbar kararıydı bu.

Lanetli bir korku eviydi burası.

Tüylerim diken diken oldu.

O güne ait bütün belgeler o evdeydi ve sergileniyordu.

Tek tek baktım hepsine…

Avrupa’da öldürülecek Yahudiler listesine bakarken karşıma çok şaşırtıcı bir şey çıktı.

Listede Türkiye’deki Yahudiler de vardı.

Yanında 55 bin sayısı okunuyordu.

Hepsi tek tek fişlenmişti.

Yani bu 55 bin Türkiye Yahudi’si de gaz odalarına gönderilecekti eğer imkânları olsaydı.

Onları Türkiye’nin tarafsızlığı kurtarmıştı.

Hayatımda bu kadar soğukkanlı ve gaddarca planlanmış, konuşulmuş, tasarlanmış bir katliam kararı görmedim.

Midem bulandı. İğrendim.

Bir an önce kaçmak, kurtulmak geldi bu lanetli evden.

Kendimi suç ortağı gibi hissettim, o mekânı bir turist gibi gezmekten dolayı.

Hayatın boyunca bir daha adımımı atmamaya karar verdim Wannsee kenarındaki bu eve.

Bu ziyaretimi yazmayacaktım.

Çünkü orayı ziyaret etmekten bile utanmıştım.

Ama dün sabah uyandığımda Netanyahu hükümetinin Gazze’nin tamamını işgal kararı aldığını öğrendiğim an, aklıma işte bu lanetli ev geldi.

Çünkü İsrail hükümeti de bunu “Gazze sorunun çözümü için nihai çözüm” olarak sunuyordu kendi halkına ve dünyaya.

Gazze’de tek Filistinli bırakmama kararıydı bu…

Kendi kendime “Acaba tanıdığım Yahudi arkadaşlarım bu konuda he hissediyor, ne düşünüyordur” dedim.

O kararların alınmasının üzerinden 83 yıl geçti.

Bu yıllar boyunca Yahudiler  o binayı, insanlık tarihin en büyük günahı  olarak nesilden nesle anlattılar.

Çocuklarını götürüp gösterdiler.

Haklıydılar da…

Bir insan topluluğunu yeryüzünden silmek için alınan kararlardı bunlar.

Soykırım kelimesi işte o evden bütün dünyanın insanlık lugatına girdi.

Ve şimdi, Vannsee kararlarından 83 yıl sonra, bir İsrail hükümeti üyesi bazı adamlar, bir masa etrafında bir araya geliyor ve bir halkı vatanından sürüp çıkarmak için “nihai çözüm” kararı alıyor.

Ve bunun ilk adımını da o insanları, yaşlı genç, kadın erkek bütün bir toplumu aç bırakarak, ölüme mahkûm ederek uygulamaya koyuyor…

Oysa böyle “nihai çözüm” kararlarının ne anlama geldiğini en iyi Yahudilerin bilmesi gerekmez mi…

Söyleyin…

Bu günah kararını Netanyahu aldı ama nesiller boyu nasıl anlatılacak  dünyaya…

İnsanlığa…

Ve tabii ki kendi halkına…

Çocuklarına…

Unutmayın…

İnsanlar bir gün gelecek, Netanyahu’nun Vannsee kararlarının alındığı binayı, aynı benim gibi mide bulantısı ile ziyaret edecekler.

Ve siz önceki gece bu kararın altına imza atanlar…

O kararın altındaki imzalarınız tek tek insanlığın kolektif suç siciline işlenecek.

Tek tek yapışacak adınıza…

Ve alnınıza…

.

Haber Merkezi