Ertuğrul Özkök: Akp'nin En Üst Organından 19 Mart Rejimiyle İlgili Vahim İhbar
Her sabah Kafkaesk bir dönüşüm! "Son dakika sendromu" ile cebelleşen yazar, cep telefonuna düşen zincirleme haberlerle daldan dala atlıyor. Üç dakikada bir gelen bildirimler, zihinde zincirleme reaksiyonlara neden oluyor ve güne hayretler içinde uyanmaya sebep oluyor.
08 Temmuz 2025 22:15
Her sabah kendimi bir Kafka romanının içinde buluyorum. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan "son dakika sendromu" hepimizi etkisi altına almış durumda. Cep telefonlarımıza ardı arkası kesilmeyen haber akışı, zihnimizde karmaşık zincirleme reaksiyonlara neden oluyor ve bu durum bizi sürekli bir koşturmaca içinde hissettiriyor.
Örneğin, dün sabah uyandığımda The New York Review of Books'un 24 Temmuz tarihli sayısında karşılaştığım bir fotoğraf beni adeta büyüledi. Ancak, tam bu fotoğrafa odaklanmışken, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in 2023 İstanbul Kongresi'nde seçimlere hile karıştırmak suçlamasıyla polis nezaretinde ifadeye götürülmesi haberiyle sarsıldım. Dergideki fotoğraf bir anda önemini yitirdi ve zihnim bu yeni olaya odaklandı.
Seçim hilesi iddiası, kafamda bir dizi soruyu tetikledi. Kongre seçimlerinin hükümet komiserleri ve Yüksek Seçim Kurulu denetiminde yapıldığını biliyoruz. Peki, 2023'te yapılan bir seçimle ilgili olarak 2025'te savcılık neden devreye giriyor? Habere göre, ortada bir "ihbar" var ve daha da önemlisi, bu ihbar "CHP içinden" gelmiş. Bu durum, parti içinden gelen ihbarların savcılar tarafından ne kadar ciddiye alındığını düşündürüyor.
AKP'Lİ SERAP YAZICI'NIN REFERANDUM İDDİASI
Aklıma çok daha ciddi ve vahim bir seçim ihbarı geliyor. Hem de "yakasında AKP rozeti olan" birinden gelen bir ihbar. İhbarı yapan AKP MKYK üyesi Serap Yazıcı, 2017 referandumuna hile karıştığını açıkça ifade etmişti. Yani, bugünkü rejimin temelini oluşturan 2017 referandumuyla ilgili bir ihbar söz konusu. Yazıcı, AKP'ye katılmadan önce gazeteci Cansu Çamlıbel'e verdiği mülakatta, mühürsüz oy pusulalarının kabul edilmesi ve seçmenin iradesinin farklı yansıtılması nedeniyle referandumun gayrimeşru olduğunu belirtmişti.
Şimdi AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi olan Yazıcı'nın bu açıklamaları, savcıların yeni değerlendirme kriterlerine göre "ciddiye alınması gereken bir ihbar" niteliği taşıyor. Hatta Yazıcı, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten sonra ülkenin fakirleştiğini, hukuksuzluğun arttığını ve yatırımcıların Türkiye'den kaçtığını da sözlerine eklemişti.
SAVCILAR NE YAPACAK?
CHP içinden gelen ihbarları ciddiye alan savcıların, iktidar partisi içinden gelen ve rejimi sarsacak nitelikteki bu ihbara nasıl bir tepki vereceğini merak ediyorum. Zira, ortada açıkça "2017 referandumuna hile karıştırıldığı" iddiası var. Polis nezaretinde ifadeye götürülen CHP İstanbul İl Başkanı, bir partinin iç kongresiyle ilgili bir meseleden dolayı bu durumla karşı karşıya kalırken, bir rejimin meşruiyetini sorgulayan bir ihbara sessiz mi kalınacak?
ARENDT VE KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLAŞMASI
Sabah uyandığımda beni şaşırtan bir diğer olay ise New York Review of Books dergisinde gördüğüm Hannah Arendt fotoğrafıydı. Amerika'da bir platform, Arendt belgeseli yayınlıyormuş. Arendt, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Hitler ve Stalin totaliterliğini analiz eden önemli bir düşünürdü. Amerika, Trump döneminde Arendt'in analizlerini yeniden keşfediyor. Onun en önemli kavramlarından biri ise "kötülüğün sıradanlaşması"ydı.
İhbarcıların bile keyfiyete bağlandığı, muhbirliğin sıradanlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. AKP'nin en üst organından gelen bu "iç ihbara" devletin sağır kalması beni hiç şaşırtmayacak.
Haber Merkezi