Ertuğrul Özkök: Ahmet Hoca'yı "Oraya Tıkan Kudret" Hâlâ Öyle Mi İstiyor?

PKK'nın İmralı ve Kandil'deki yöneticileri ile Ankara'daki siyasetçilerin yaş ortalamaları dikkat çekiyor. Dağdaki yöneticilerin yaş ortalaması 72 iken, Ankara'daki isimlerin ortalaması 74. Her iki tarafın da benzer yaşlarda olması ve Cumhuriyetin okullarında yetişmeleri ilginç bir detay olarak öne çıkıyor. PKK'nın 47 yıllık geçmişi de göz önüne seriliyor.

Yayınlanma:
Ertuğrul Özkök: Ahmet Hoca'yı "Oraya Tıkan Kudret" Hâlâ Öyle Mi İstiyor?

15 Mayıs 2025

Türkiye siyasetinde dikkat çekici bir dönem yaşanıyor. Yaşları 70'i aşmış siyasetçilerin "tarihi barış" adımları atarken, genç kuşak yöneticilerin "terör" suçlamasıyla tutuklu bulunması çelişkili bir tablo ortaya koyuyor.

YAŞ ORTALAMALARI VE SORUMLULUKLAR

PKK'nın yöneticileri Abdullah Öcalan (76), Murat Karayılan (71), Duran Kalkan (71) ve Cemil Bayık (71) ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan (71) ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli (77) aynı dönemlerde doğmuş ve Cumhuriyetin okullarında okumuş isimler. PKK'nın 47 yıllık tarihinde, İmralı ve Kandil'deki bu isimler örgütün yöneticiliğini yapmış. Devlet Bahçeli, bu sürenin 28 yılında MHP Genel Başkanı olarak terörle mücadeleye destek vermiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 21 yıldır ülkeyi yöneterek bu mücadelenin başında bulunmuş. Şimdi bu altı ismin yaş ortalaması 73. Bu isimler "tarihi barışı" gerçekleştiriyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu (54), Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer (65) ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan (43) ise bu 47 yıllık süreçte savaşın sorumluluğunu taşımamış isimler. Ancak, "sorumluluk sahipleri" barış görüşmeleri yaparken, bu genç yöneticiler "terör" iddiasıyla tutuklu bulunuyor. İmamoğlu, Özer ve Şahan'ın yaş ortalaması ise 54.

Ankara'daki siyasetçilerin, kısa süre önce "terör örgütünü desteklemekle" suçladığı isimlerle şimdi masaya oturması dikkat çekici bir değişim. Bu durum, İstanbul'un seçilmiş belediye başkanlarının hala "hainlikle" suçlanarak tutuklu kalmasıyla büyük bir çelişki oluşturuyor.

SİLİVRİ ZİNDANLARINDAKİ SORULAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e teşekkür etmesi ve kayyım döneminin biteceğini söylemesi umut verici gelişmeler. Ancak bu durum, akıllara şu soruları getiriyor: Ekrem İmamoğlu, Prof. Ahmet Özer, Resul Emrah Şahan, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Ayşe Barım ve Gezi Parkı davasından tutuklu bulunanlar neden hala cezaevinde?

Savcılar ve hakimler bu kişilerin tutukluluğuna hukuki gerekçelerle mi karar veriyor? Yoksa kamuoyunun düşündüğü gibi, bu tutuklamalar siyasi mi? Halkın büyük bir bölümü, bu tutuklamaların hukuki değil siyasi olduğuna inanıyor.

Ankara'daki siyasi irade İmralı ve Kandil'le barışırken, bu durum tutuklu belediye başkanlarına yöneltilen "terör" suçlamasını geçersiz kılıyor. Geriye yolsuzluk iddiaları kalıyor. Ancak, bu dosyalardaki delillerin de tutukluluğu gerektirecek nitelikte olmadığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişte benzer suçlamalarla tutuksuz yargılanması da bu durumu destekliyor.

YARGIYA ÇAĞRI

Siyasiler sorumluluğu yargıya bırakırken, İmamoğlu ve arkadaşlarının Silivri zindanlarında bir gün daha yatması için görünürde bir neden kalmamış durumda. Bağımsız ve tarafsız bir yargının, bu durumu değerlendirmesi bekleniyor.

Geçirdiği rahatsızlık sonrası uzun süre dinlenen Devlet Bahçeli'nin attığı adımlar takdir toplarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise nasıl bir miras bırakacağı merak konusu. Her iki ismin de sık sık "demokrasi", "adalet" ve "özgürlük" gibi kavramlara vurgu yapması, umutları artırıyor.

Hiçbir hakim ve savcının adını, geçmişte yaşanan hukuksuzluklarla anılan isimler gibi tarihe yazdırmak istemeyeceği umuluyor. Bu nedenle, adalet dağıtanların Ankara'daki bu yeni havayı iyi okuyarak, boşaltılmış bir Silivri'nin hem siyasetin hem de yargının itibarı için bir başlangıç olabileceği düşünülüyor.

Ülkeye gerçek bir barış gelecekse, hakim ve savcıların da üzerlerine düşeni yapma zamanı geldiği ifade ediliyor.

Haber Merkezi