Ertuğrul özkök: 19 mart darbesi erdoğan'a kaç puana mal oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "CHP'li telef olacak mı?" sorusu gündemdeyken, anket sonuçları dikkat çekiyor. 19 Mart olayları sonrası Ekrem İmamoğlu'nun durumunu merak edenler için Panorama Araştırma'nın verileri umut verici. Acaba İmamoğlu, Erdoğan'ın bahsettiği "telef" olanlardan mı?
Dün, her ay büyük bir merakla beklediğim anket sonuçları elime ulaştı. Aynı dakikalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İtalya dönüşünde gazetecilere yaptığı bir açıklama da telefonuma düştü: "Bakalım Cumhurbaşkanlığı yolunda daha kaç CHP'li telef olacak?" Bu ifade, yukarıdan bakan ve küçümseyici bir tavır sergiliyordu. Ancak, "telef olma" sorusu sorulduğuna göre, bu konuyu biraz daha yakından inceleyelim.
Acaba 19 Mart'taki gelişmeler Ekrem İmamoğlu'nu gerçekten "telef etti mi"? Aynı saatlerde önüme gelen anket sonuçlarına bakılırsa, durum pek de öyle görünmüyor. Anlaşılan o ki, 19 Mart'ta yaşananlar bazı çevreleri olumsuz etkilemiş olsa da, Ekrem İmamoğlu bu isimler arasında değil.
Türkiye'deki araştırma şirketleri arasında yakından takip ettiğim Panorama'nın her ay yayınladığı sonuçları merakla bekliyor, satır satır okuyarak yorumlamaya çalışıyorum. Peki, 19 Mart'taki gelişmelerin ardından seçmen sosyolojik olarak nereye doğru yöneliyor? Panorama'nın bu ayki anket sonuçları, bu açıdan bakıldığında oldukça önemli sonuçlar ve eğilim değişiklikleri ortaya koyuyor.
Örneğin, bu anket CHP'nin Yozgat mitingindeki kalabalığı ve özellikle 4 kilometrelik traktör konvoyunu oldukça iyi açıklıyor. Ancak, en önemli sonuç şu: 19 Mart'ta yaşananlar, AKP'ye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilme planlarına pahalıya patlamış gibi görünüyor.
Bu ayki anketin tüm sonuçlarını detaylı bir şekilde paylaşmayı çok isterdim. Ancak, araştırma abonelerine özel olarak gönderildiği için ayrıntılı sonuçlarını yazamıyorum. Söyleyebileceğim tek şey, bu araştırmaya abone olanların bu ayki sonuçları dikkatle okumaları gerektiği. Fakat asıl okuması gerekenler, AKP yöneticileri ve yargı mensupları. Çünkü bu anket, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili oldukça ilginç trendleri ortaya koyuyor.
Yazabileceğim genel sonuçlar ise şu şekilde:
"Kimi Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istersiniz?" sorusuna verilen cevaplar, şubat ayından bu yana tamamen değişmiş durumda. Şubat ayında sıralama şu şekildeydi:
Mansur Yavaş
Tayyip Erdoğan
Ekrem İmamoğlu
Hakan Fidan
Nisan ayında ise sıralama şu şekilde değişti:
Ekrem İmamoğlu
Tayyip Erdoğan
Mansur Yavaş
Hakan Fidan
İlginç olan nokta ise şu: Şubat ayında Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyenlerin oranı yüzde 15'ten yüzde 24'e yükselmiş. Aynı dönemde Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyenlerin oranı da yüzde 17'den yüzde 19'a çıkmış. Yani 19 Mart'ta yaşananlar Ekrem İmamoğlu'na 8 puan kazandırırken, Erdoğan'a da 2 puan getirmiş. Bu durum, 19 Mart'ta yaşananların kutuplaşmayı artırdığını ve hem İmamoğlu'na hem de Erdoğan'a kazandırdığını gösteriyor.
Bu eğilimi kuvvetlendiren bir diğer sonuç ise şu: Şubat ayı anketinde AKP ve CHP oyları yüzde 24 düzeyinde başa baş durumdaydı. Şubattan nisana geçen sürede CHP oyları 6 puan artarak yüzde 30'un üzerine çıkmış. Aynı dönemde AKP oyları da 3 puan artarak yüzde 27 düzeyine gelmiş. Bu da gösteriyor ki, 19 Mart'ta yaşananlar en çok İmamoğlu ve CHP'ye yaramış. Ancak AKP'nin durumunu da konsolide etmiş. Anlayacağınız, şu aşamada kutuplaşma CHP ve AKP'ye yarıyor...
Ancak araştırmanın diğer konularına girdiğinizde, işlerin AKP'nin pek de lehine gitmediği görülüyor. Araştırmada yer alan iki sonuç da bunu açıkça gösteriyor:
2023'te oy kullanmayan ve 2028'de kullanacak olan gençler arasında CHP'nin oyu 1'e 3 farkı açmış durumda. Yani bu yaş grubundaki yeni seçmenin yüzde 20'si AKP derken yüzde 60'ı CHP diyor. En çarpıcı sonuç ise düşük eğitim seviyesindeki seçmenden gelen değişim sinyali. Panorama Araştırma Şirketi Genel Müdürü Osman Sert bu eğilimi şöyle açıklıyor:
"AK Parti ve CHP arasındaki oylar, döneme ve siyasal gelişmelere göre yükselip alçalabiliyor. Ama bunun dışında her iki partinin oy tabanında da yapısal değişimler görülmeye başlandı. Eskiden eğitim seviyesi yükselirken CHP'nin oyu artar gelir seviyesi düştükçe AK Parti'nin oyu artardı. Son dönemde bu ezber ciddi anlamda bozulmuş durumda."
"Artık CHP düşük gelirlilerden en az AK Parti kadar hatta ondan daha fazla oy alıyor. Ak Parti ise her geçen gün daha yüksek gelirlilere doğru kayan bir oy tabanına sahip."
Osman Sert devam ediyor: "Eğitim seviyesine göre bakınca, CHP artık bütün eğitim seviyelerinden göreceli olarak daha dengeli oy alabiliyor." Bu gelişmeyi tek cümle ile özetlersek: "Bu trendler aylık oy değişimlerinden daha önemli bir toplumsal siyasal tutum değişikliğini işaret ediyor."
Gerek bu anket gerekse bu ay okuduğum diğer anketler şunu gösteriyor: 19 Mart'ta yaşananların en büyük kaybedeni yargı olmuş.
Çeşitli anketlerden derlediğim son bir aylık gelişmeler şu şekilde:
19 Mart'ta yaşananların "hukuki bir karar" olduğuna inananların oranı bir ayda biraz artmış. Ancak "siyasi bir karar olduğuna" inananların oranı da artmış ve yüzde 55'e dayanmış durumda.
Bu tutuklamaların Türkiye'ye ve ekonomiye zararı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 60'lara gelmiş durumda.
Son bir ayda, bu olayda bazı yolsuzlukların olduğuna inananların sayısında biraz artış olmuş.
Ancak "İmamoğlu bunları yapmamıştır" diyenlerin oranı "yapmıştır" diyenlerden daha yüksek.
Tutuklama kararı yanlıştır diyenler, doğrudur diyenlerin iki katı.
Bu olayın siyasi bir darbe olarak yapılmasının en kötü etkisi şu olmuş: Türkiye'de artık "yolsuzluk" konusu bir ahlak meselesi olmaktan çıkıp siyasi bir mesele haline geliyor. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ağır suçlamalarının seçmen üzerinde hiçbir etkisi olmuyor. Türk halkının bunun siyasi bir darbe olduğuna olan inancı pekişmiş durumda.
Yargı konusuna gelince, işte asıl felaket orada. Diğer anketlerde de olduğu gibi, yargı ile ilgili sorulan bütün sorulara verilen cevaplar şunu gösteriyor: "Yargıya güven" yerlerde sürünüyor. Halkın gözünde bir tek Anayasa Mahkemesi'nin itibarı iyi durumda. 19 Mart'ta yaşanan gözaltılar ve tutuklamalarla savcı ve hakimler Türk adaletine tamiri çok güç bir darbe vurmuşlar. Anket bunu açıkça gösteriyor. Yargı mensupları bu araştırmayı iyi okumalı. Çünkü bu gidişat, Türkiye'nin "Seçilmişler eliyle yönetimi" sisteminden "Atanmış hakim ve savcılar tarafından yönetilme rejimine" doğru gidiyor.
ANKETİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ
Bütün bunları kendi gözümden değerlendirirsem şu sonuçlar ortaya çıkıyor:
İKİ PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ Mİ?
Bu trend, Türkiye'yi iki partili bir sisteme doğru götürüyor. Bu iki parti CHP ve AKP, gerçek anlamda merkez partileri haline gelebilir, demokrasi ve adalet konusunda asgari bazı ilkelerde birleşebilirlerse ülkemiz huzura kavuşabilir.
BAŞKANLIK SİSTEMİNİN İŞLEVSELLİĞİ
Bu eğilim, başkanlık sisteminin Türkiye'yi tek kişilik kötü bir yönetime götürdüğünü açıkça gösteriyor. "Ekonomi kötüye gidiyor" diyenlerin oranının yüzde 71'e ulaşması bunun en somut göstergesi. O nedenle çıkış yolu CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ilk defa telaffuz ettiği parlamenter sisteme dönüş için iki partinin anlayış birliğidir.
Seçmen 19 Mart'ta yaşananların faturasını Erdoğan ve AKP'ye değil direk olarak hakim ve savcılara kesiyor.
Bu tablo, AKP'ye en kısa sürede 19 Mart'ta yaşananların fotoğrafından çıkması gerektiğini anlatıyor. Çünkü Erdoğan ve AKP'nin o karede görünmesi CHP'ye çok daha fazla yarıyor. Hiçbir sivil yönetim böyle bir "yargı darbesi fotoğrafında" bulunmayı uzun süre taşıyamaz.
Bu "aile fotoğrafından" çıkmanın en kısa yolu da İmamoğlu ve arkadaşlarına tutuksuz yargılanma yolunu açmaktır. Yoksa bugünden 2028'e geçecek süre hep İmamoğlu ve CHP'nin lehine çalışacaktır.
Ayrıntılarına girme izni alabilseydim çok daha derin yorumlar yapabilirdim. Ama bu genel trendler bile tabloyu yeterince gösteriyor.
Haber Merkezi