Aile Arabuluculuğu: Süreç Nasıl İşleyecek, Tarafların Argümanları Neler?

Adalet Bakanlığı, boşanma davalarını hızlandırmak için "aile arabuluculuğu" sistemini içeren yeni bir yargı paketi hazırlıyor. Maddi tazminat gibi davalar ana boşanma davasından ayrılacak. Kadın örgütleri, şiddet ortamında eşit karar alma imkanı olmayacağı gerekçesiyle sisteme karşı çıkarken, destekleyenler arabuluculuğun davaları hızlandıracağını savunuyor.

Yayınlanma:
Aile Arabuluculuğu: Süreç Nasıl İşleyecek, Tarafların Argümanları Neler?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, boşanma davalarının süresini kısaltmayı hedefleyen ve "Aile arabuluculuğu" sistemini de içeren yeni bir yargı paketi hazırladıklarını duyurdu. Düzenleme, maddi tazminat, nafaka ve mal rejimi davalarının ana boşanma davasından ayrılmasını öngörüyor. Ancak kadın örgütleri, şiddetin yaygın olduğu Türkiye'de bu sistemin eşit karar alma ortamı yaratmayacağını savunarak karşı çıkıyor. Destekleyenler ise doğru kurgulanmış bir arabuluculuk mekanizmasının çatışmaları azaltabileceğini ve davaları hızlandırabileceğini belirtiyor.

Hürriyet'ten Fulya Soybaş'a konuşan Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Avukat Sema Yurtbilir, mevcut Medeni Kanun'un anlaşmalı boşanma imkânı sunduğunu belirterek, yeni sistemin kadın-erkek eşitliğini zedeleyeceğini savundu. Yurtbilir, şiddetin çoğu zaman görünür olmadığını ve bu nedenle arabuluculuk sürecinde tespit edilemeyeceğini vurgulayarak şöyle konuştu:

"Aile Bakanlığı'nın her 10 yılda yaptığı, 2015 tarihli son araştırmasına göre; şiddete uğrayan kadınların sadece yüzde 11'i kurumsal başvuru yapmakta. Yani yüzde 89'u ortada yok! Bu bize şunu gösteriyor; 'her şiddet göz önünde olmuyor.' Dolayısıyla istediğiniz kadar, 'Şiddet varsa arabuluculuk olmaz' deyin... Fiziksel şiddettin gizli kaldığı, verilere bile girmediği bir ortamda yaşanılanın nasıl bir şiddet; ekonomik mi, psikolojik mi, fiziksel mi olduğunu kim, nasıl tespit edecek?"

Hukukçu Cengiz Hortoğlu ise, aile arabuluculuğunun çatışmaları henüz başındayken çözebileceğini savunarak, şunları söyledi:

"Arabuluculuk 'zorla barıştırma' gibi algılanıyor ancak böyle olmak zorunda değil. 'Arabuluculuk', çiftler arasındaki çatışma daha başındayken, aile mahremiyeti duruşmalara henüz yansımamış ve uzun yargılamalar başlamamışken, boşanmanın medeni sınırlar içinde, ihtilafa düşmeden tamamlanmasını amaçlar. Arabuluculuksa bu süreci, tarafların birbirine saygı içinde tamamlaması ya da sürece devam etmesini sağlar. Devam etmesi dememin sebebi de şu; boşandıktan sonra, 'keşke boşanmasaydım', 'sudan sebeplerden ayrıldık' gibi düşünceler olabiliyor. Çünkü bazen tek temel problem çiftler arasındaki 'iletişimsizliktir.' Cinsiyetten bağımsız; bir öfke ve hırsla hareket eden, tek kelime dahi konuşmadan, konuşsalar bile birbirlerini duymadan, anlamadan davalar açılıyor, karşılıklı ağır ithamlar da olabiliyor. Dolayısıyla arabuluculuk bu 'keşke'lerin de önüne geçebilir.

İstenmediği halde, evlilik birliğinin hukuk nezdinde devam ediyor oluşu, her iki tarafın da yeniden evlenme, hayat kurma hakkına aykırı. Dolayısıyla maddi taleplerin boşanma davasından ayrılarak, farklı bir dava olarak devam etmesi boşanma davası sürelerini kısaltacaktır."

Yazının tamamı için tıklayın.

Yani yüzde 89'u ortada yok! Bu bize şunu gösteriyor; 'her şiddet göz önünde olmuyor.' Dolayısıyla istediğiniz kadar, 'Şiddet varsa arabuluculuk olmaz' deyin... Fiziksel şiddettin gizli kaldığı, verilere bile girmediği bir ortamda yaşanılanın nasıl bir şiddet; ekonomik mi, psikolojik mi, fiziksel mi olduğunu kim, nasıl tespit edecek?"

Hukukçu Cengiz Hortoğlu ise, aile arabuluculuğunun çatışmaları henüz başındayken çözebileceğini savunarak, şunları söyledi:

"Arabuluculuk 'zorla barıştırma' gibi algılanıyor ancak böyle olmak zorunda değil. 'Arabuluculuk', çiftler arasındaki çatışma daha başındayken, aile mahremiyeti duruşmalara henüz yansımamış ve uzun yargılamalar başlamamışken, boşanmanın medeni sınırlar içinde, ihtilafa düşmeden tamamlanmasını amaçlar. Arabuluculuksa bu süreci, tarafların birbirine saygı içinde tamamlaması ya da sürece devam etmesini sağlar. Devam etmesi dememin sebebi de şu; boşandıktan sonra, 'keşke boşanmasaydım', 'sudan sebeplerden ayrıldık' gibi düşünceler olabiliyor. Çünkü bazen tek temel problem çiftler arasındaki 'iletişimsizliktir.' Cinsiyetten bağımsız; bir öfke ve hırsla hareket eden, tek kelime dahi konuşmadan, konuşsalar bile birbirlerini duymadan, anlamadan davalar açılıyor, karşılıklı ağır ithamlar da olabiliyor. Dolayısıyla arabuluculuk bu 'keşke'lerin de önüne geçebilir.

İstenmediği halde, evlilik birliğinin hukuk nezdinde devam ediyor oluşu, her iki tarafın da yeniden evlenme, hayat kurma hakkına aykırı. Dolayısıyla maddi taleplerin boşanma davasından ayrılarak, farklı bir dava olarak devam etmesi boşanma davası sürelerini kısaltacaktır."

Yazının tamamı için tıklayın.

.

Haber Merkezi